xxx - suitable for people over 18
Cumartesi, Aralık 14, 2013
      ( 12/14/2013 ) deddaq  
az once dis fircasiyla kirpiklerimi taradim. yatmadan once kirpiklerini taramali insan. kiz arkadasim organ mafyasi tarafindan kacirilmis olabilir. hazirlikli olmaliyim. 
#




Çarşamba, Kasım 13, 2013
      ( 11/13/2013 ) deddaq  
camasir makinasi diyetiyle zayiflamaya hazir misiniz? ya da soyle diyelim siz hic SISMAN bir camasir makinasi gordunuz mu? goremezsiniz. camasir makinalari her daim fit her daim kare bir gorunus icerisindedir. bu isin SIRRINI birazdan aciklayacagim.

birazdan-dun olacak ama bu isin sirri cok basit. tek yapmaniz gereken camasir makinanizi taklit etmek. simdi camasir makinanizi calistirin ve kulaginizi dort acin: vzzzuuuuvvzzzzuuuuvvvzzzzvzzzuuuuuuuvvzzzzzzzzzzuuuuuvvvv. camasir makinanizla beraber bu sesi cikarmaya baslayin, tum konsantrasyonunuzu toplayin gozlerinizi kapayin butun dunya bu sesten ibaret olsun. vzzzuuuuvvzzzzuuuuvvvzzzzvzzzuuuuuuuvvzzzzzzzzzzuuuuuvvvv.

once dilinizde tatli bir titresim hissediceksiniz, bu titresimi dilinizden bogaziniza oradan bogrunuze oradan da midenize itmelisiniz.. bunlarin herbirini bir asama gibi dusunun once dilinizde tutun titresimi ordan bogaziniza itin, orda da biraz bekletin. unutmayin titresimi kademe kademe midenize getirmelisiniz. bu iste ustalastikca titresimi midenize indirmeniz sadece birkac dakika surecektir.

titresimi midenizde hissettiginizde artik karin bolgesindeki yaglariniz erimeye basladi demektir. tebrikler! burasi onemli: titresimi midenize hapsettikten sonra konsantrasyonunuzu sakin dagitmayin, mutlaka yarim saat daha vzuvlayin.

vzzzuuuuvvzzzzuuuuvvvzzzzvzzzuuuuuuuvvzzzzzzzzzzuuuuuvvvvzzzzzzzzzzuuuuuuuuunk...

camasirmakinasidietinin en guzel yani cok zevkli olmasi, adeta bagimlilik yaratmasi, su an  kendi kendinize "gunlerce vzuvlayabilirim, gercekten cok eglenceli" dediginizi duyar gibiyim. ayni fikirdeyim, otobuste trafikte iste okulda evde yemekte uykuda tuvalette dusta yatay dikey -orda burda biyerde- hep vzuvlayin. kare bir vucuda kavusun. 
#




Cuma, Kasım 08, 2013
      ( 11/08/2013 ) deddaq  
bi suru kapilardan gectim koridorlarda kayboldum, onume ne gelirse ates ettim mermilerim bitti, yumrukla giristim. yuzbinlerce kez oldum dirildim. ayni yollardan saatlerce yurudum hep basa dondum cok zipladim bazen dustum. toksik sularda boguldum acilip kapanan duvarlarda ezildim agzindan ates atan bi takim yaratiklar tarafindan kovalandim. boguk boguk sesler cikararak kactim. karmakarisik renklerden piksellerden kafam agridi midem bulandi. biraktim. (6/10) 
#




Pazar, Kasım 03, 2013
      ( 11/03/2013 ) deddaq  
dondurulmus gidalar benim dostum. mesela ustune kaynar su dokunce yenebilen seyler var. corba oluyo makarna oluyo. hep dost bunlar. kotu gun dostu. ev yemegi oyle diil. iyi gunde var kotu gunde yok. paran yok simit var. dostun simit. dostunu iyi tanimak lazim. shalalala lalala
#




Çarşamba, Ekim 23, 2013
      ( 10/23/2013 ) deddaq  
sincapmasali (erkek olursa masrapa kiz olursa fincan)
sincap kovugundan basini uzatmis, etrafi koklamis.. hava o kadar mis gibiymis o kadar tazecikmis ki butun vucudu titremis. ne guzel bir sabah! demis agackakan Aniden. gunaydin Aniden diye cevaplamis sincap. gulumsesmisler. herkes ne kadar neseliymis ki bir findik yanlarindan gecmis son surat duserek. bi yandan da ne guzel bi sabaaaaah diye bagirmaktaymis , sincap hemen pesinden atilmis. ucaktan once atlayan parasutcuye yetisme teknigini kullanarak findigi havada yakalamis, iki parande atip yakindaki bi dala konmus. sincap avcunun icindeki findiga bakinca bi de ne gorsun ufacik tefecik bi findik kurdu basini findik kovugundan disari uzatmis siritiyo. ne kadar ceviksin demis findik kurdu aniden. ama eglencemi bozdun. findigi kemirdim durdum butun gece sirf dusebilmek icin. sincabin komigine gitmis. findik kurtlarinin bu geleneksel eglencesinden bihabermis. ben seni tekrar yukari cikarir atarim asagi demis. hem asagi dustukten sonra tekrar yukari cikmak zor olmuyo mu? findik kurdunun nesesi yerine gelmis. oluyo.

yolda findiklardan konusmuslar findik kurdunun dedigine gore findik ezmesi diye bisiy varmis binlerce findigi ezip pasta halinde bi kavanozda topluyolarmis insanlar istedigi zaman binlerce findigi kasik kasik yiyebiliyomus. sincap az daha dusup bayilicakmis. birgun elime bi kavanoz findik ezmesi geciricem diye dusunmus. findik icinde yuzucem. yazik hirslanmis.
#




Pazartesi, Ekim 21, 2013
      ( 10/21/2013 ) deddaq  
kasik aldim bugun hee bildigin metal. aliminyum folyo. kurutma askisindaki camasirlari topladim - bosta duran yatagin ustune bosalttim. ilk gun nasilda sevkle butun esyalarimi dolaba dizmistim, askiya asmistim, aklima geldi. sirittim. kendi kendime sirittim sence deli olabilir miyim? dedim duvara. duvar bos bos bakti. vantilator kosede yuzunu duvara donmus tek ayak ustunde duruyo, suclu gibi, boynu bukuk.

daha da bazi seyler oldu. misal markette adamin teki onume gecmeye calisti. tek bitane su sisesi tutuyodu. bi tek bu var, onune geciyim okuz gibi malzeme almadim hemen aradan siyriliyim dercesine kasayi isaret etti. gec hadi gec dedim.. adam sasirdi, kekeledi, turk musunuz dedi, degisik degisik hareketler yapti. onume de gecemedi. gec hadi gec uzatma dercesine elimi sallarkene evet turkum dedim. nerelisin dedi adanaliyim dedim. bisiyler geveledi bu anlamadim o sirada onume geciverdi. muhabbeti devam ettirmek ister gibi coskuluydu ama ben ona nerelisin diye sormadigimdan tikandi zavalli onune mu donsun arkasina mi donsun bilemedi yarim kaldi her hareketi. egreti durdu. amma da attim adanaliyim diye dedim. dondu turk degil misiniz diye sordu. bos bos baktim. turkum dedim. 
#




Pazar, Ekim 20, 2013
      ( 10/20/2013 ) deddaq  
kapana sikismis fare gibi hissediyorum bu odada. su duvar kaidinin rengine bak. allaaskina su vantilatorun tipine bi bak. bu kadar mi cirkin olur. cicek desenli yataga su 3 li prize su duvardan sarkan kabloya hele.
cildirmak uzereyim.
yardim edin.

kendi rizam olmadan katildigim dusunce detoksu terapisi yuzunden geldim bu hale. dusunce akisinin yonunu degistirmek asagi yukari girdaba girmekle ayni sey. (erkek olursa girdap kiz olursa carsaf.)
birdenbire fisi cektiler. dizi karakterleri ustume ustume gelmeye basladi kitap okumaya calistim cok karanlik bi kitap secimi (depresif kitapci calisanina bana kitap tavsiye et dememin dogal sonucu) ve uyku.
15 dakkada bir uyandim gogsum agriyo (kalp?) panik atak da olabilir midem patladi ya da iste herneboksa olan oldu uy(k)u-yamiyorum. astim ilaciymiscasina telefona bakiyorum her uyanista. gercek-ruya birbirine karisiyor. bokbok terliyorum. bu kacinci tisort. sigarayi birakmaya karar verdim o tikisiklikta. butun bunlar dun gece.

kapana sikismis fare gibi hissetmiyodum dun aksam. o bu aksam oldu. dun gecenin devami. korkuyorum bu geceden. butun gun kafam balon gibiydi. simdi odaya girince bi bastilar bana. icki icsem sizarim. icmiycem. sigara da icki de yok. kendime soz verdim. kendime kedime oyle ortaya.

#




Salı, Şubat 01, 2011
      ( 2/01/2011 ) deddaq  
dün bugünden daha iyiydi. bugünün işini yarına bırakmıştım dün. o yüzden de dün iyiydi bugün daha iyi olabilirdi. daha iyi bugünlerim olmuştu. bugünlerimin değerini bildim çünkü gençtim güzeldim. bugün yeni birisiyle tanıştım hiç sevimsiz bi insandı. bugünlerde birçok yeni insanla tanıştım. hiç birini sevmedim. bugünlerimin değerini yine de bildim. bugünlük bu kadar dedi kertenkele. omzumdan aşağı yuvarlandi kucağıma düştü. bugün çok güzelsin dedi sanki dün güzel değil miydim diye üzüldüm. dün çok güzeldi bugünden iyiydi. kertenkeleyle dün sokakta tanıştık tir-tir titriyodu aldım omzuma o gün bugündür omzumda gezdi. bugün ilk defa indi omzumdan ilk defa konuştu benle. çok güzelsin dedi. dünlerimin değerini bilmeme gerek yoktu dün dündü. bugünümü bugün gibi yaşadım hakkını verdim. bugün bugün olduğunu anladı. dün gibi güzel oldu. #



Cuma, Ocak 08, 2010
      ( 1/08/2010 ) deddaq  
google in bile caresiz kaldigi bazi durumlar oldu:

karımı başka erkeklere siktirmek için nasıl razı etmeliyim
maymun kedinin pipisini görünce gülmekten yıkıldı video
eski insanlar penislerini nasıl geliştirirlerdi
annem gotünü satıyordu hikayeleri
internet kafede sikiyle oynayan adam
sunnet doktor pipine ası yapacak videoları

tesekkurler google sen elinden geleni yaptin.
#




Cuma, Ekim 30, 2009
      ( 10/30/2009 ) deddaq  
hadi hadi hadi hadi hadi hadi hadi hadi hadi hadi hadi iki kere iki iki kere iki iki kere iki hadi hadi hadi hadi hadi hadi hadi hadi hadi hadi hadi hadi hadi #



Pazar, Ekim 25, 2009
      ( 10/25/2009 ) deddaq  
şu alttaki entry i ne zaman girdiğimi hiç hatırlamıyorum. şüpheli bi durum. bir ihtimal yine çok içip bu entry i girmiş olabilirim. başka da bir ihtimal şimdi aklıma gelmedi. üstünde durmaya değmez. bu aralar sabahları uyandığımda aklıma gelen ilk şey ama ilk şey sigarayı bırakmak. ciğerlerim fısfısfıslıyor. bırak artık şu sigarayı diyorum kendime. bırak bırak bırak. ee ama aklıma gelen ikinci şey de bi sigara yakmak. ben de bi sigara yakıyorum. daha sonra kahvaltımı ediyorum ve bi sigara daha yakıyorum. sonra işe gitmek için evden çıkıyorum ve bilin bakalım evet bi sigara daha yakıyorum. saat daha sabahın 8 i ben üç sigara içtim bile. oysa sabah aklıma gelen ilk şey sigarayı bırakmaktı. sanırım iradesiz herifin tekiyim. #



Pazartesi, Ekim 19, 2009
      ( 10/19/2009 ) deddaq  
eeeeh bi siktirin gidin. #



Pazartesi, Mayıs 04, 2009
      ( 5/04/2009 ) deddaq  
simdi sunu hayal edin: orta yasli hafif topluca ayaginda yaldizli terlikleri ocakta yemegi televizyonda esra ceyhani tipik bir turk ev hanimi internete giriyor ve google da `evde herhangi aparatif ne yapabilirim öksürük için 6yaşında` diye aratiyor. kadinin 6 yasindaki biricik cocugu hasta ve karsisina sadece 3 adet internet sitesi cikiyor. Bunlardan bir tanesi de bizim copluk malesef. Oncelikle sunu soylemek isterim ki oksuruk surubu evde yapilmaz. ama ondan daha vahimi Arama yapmak icin kullandiginiz kelimeler rezalet unutmayin ki internet coplugunde bilgi aramak da bir sanattir. Dogru kelimeleri secmelisiniz. Yoksa bizimki gibi siktiriboktan sitelere girer cikar bir suru zaman kaybedersiniz. Bana sorarsaniz ki sordunuz (EE denize dusen yilana sarilir) oksuruk balgam cikararak gecer. Yani yapmaniz gereken bakkaldan bir paket en adisinden sigara alip cocuga icirmek. kisiel onerim maltepe. ama siz diyorsunuz ki ben evime adsl baglattim fakat ilaca vercek param yok evdekilerle halledelim su isi. ya da belkim kocaniz disari salmiyor da olabilir. sizin sahsi meseleleriniz kimseyi ilgilendirmez bu sizin ozel hayatiniz. bir sekilde evden cikamadiginizi varsayiyorum. bu durumda 5 litrelik bir yag tenekesini bosaltip salonun ortasina koyun ve icine tuvalet kagidi gaste kagidi ne varsa doldurun. 1 bardak benzin dokun ve tenekeyi tutusturun. benzin yoksa benzinsiz de olur. cocugu mumkun oldugunca kovaya yakin yanmiycagi bir sekilde yerlestirin. kagit bittikce 1 kac sefer yakit ikmali yapin. 1 saate kalmaz cocukta oksuruk moksuruk kalmiycak hatta cocuk baygin bir sekilde misil misil uyuycaktir. Onceleri oksurukte artis olabilir aldirmayin. saygilar. #



Cumartesi, Mayıs 02, 2009
      ( 5/02/2009 ) deddaq  
Seni seviyorumlarım tükendi doktor, dedim. Doktor dudak büktü, O da birsey mi. Seni hayir diyemeyen adamla tanıstırayım da gör ne çeşit insanlar var dedi. Tam o sırada içeri iki tane palyaço girdi. İşte! dedi doktor, Tam da senden bahsediyoduk, Hayri. 2 tane palyaço sandığım şey meğerse Hayriymiş. Gözlerimi ovuşturdum, karşımda tek bir Hayri duruyordu. Uzun süredir görüşmemiş iki can ciğer dost gibi kucaklaştılar. Doktor bana dönerek:
Bu bizim Hayri, Hayır diyemiyor. Tam 3 senedir terapide, dedi. Hayri pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. Sırça bıyıkları dans ediyor dersin.
Üç senedir gelişme yoksa belki başka bir kliniği denemelisin, dedim Hayri ye. Doktor bozuldu.
Hayri buraya ilk geldiğinde ne kadar kötü durumdaydı bilseniz böyle söylemezdiniz dedi. Hayri kocaman kocaman onaylar gibi bakarken ben ilgiyle eee? ledim.
Hayri eskiden hiç istemediği halde ona ne söylenirse yapardı artık en azından hayır diyemese de o eylemi gerçekleştirmesi gerekmiyor. Bu huyundan vazgeçti. Bu büyük bir gelişme!
İlginç dedim. İlgiyle Hayri yi süzüyordum o da bana pis pis sırıtıyordu. Doktor kısa bir işinin olduğunu söyleyip gidince Hayri ile başbaşa kaldık. Hayri otursana ayakta kaldın dedim, oturdu. Bir sigara çıkarıp Hayriye uzattım. Burda sigara içilmiyor dedi. İç iç deyip sigarayı yaktım. Derin bir nefes çekti. Bu Hayri umutsuz vakaydı. Kendime de bir sigara yaktım. Seni seviyorumlarım tükendi benim dedim. Kimseye s.s. diyemiyoum. Çok üzüldüm dedi Hayri, ama doktor sizi de tedavi edecektir. Çok iyi bir doktor.
Bu Hayri sinirime dokunmaya başlamıştı. Fazla pozitif bir insandı. Son zamanlarda herşey sinirime dokunuyor dedim.
Hayri nin herboka bir cevabi vardi. Büyükşehir insanı yoruyor, köy hayatı ne güzel dedi.
Günlük klişe limitm çoktan dolmuştu, cevap vermedim. Sigaralarımız bitene kadar konuşmadık. Sigarayı sehpanın üstündeki saksıda söndürdüm. Hayri de aynını yaptı. Ne tipsiz çiçek dedim. Evet dedi Hayri. Bu fikrimin onaylanması hoşuma gitmişti. Penelope Cruz un nesini beğeniyolar anlamıyorum, o da en az bu çiçek kadar tipsiz dedim. Çok doğru söylüyosun abi dedi. Hayri beni onayladıkça ben coştum. Zehrimi döktükçe rahatlıyordum. Hayriye bir fanatizm gelyordu ama ben farkında değildim.
Sikerim böyle doktoru iki saattir bekletiyo bizi dedim. Elimdeki dergiyi masaya fırlattım. Bunu gören Hayri masaya bir yumruk indirdi, saksıya tekmeyi bastı. sikerimbenböyledoktoru diye avazı çıktığı kadar bağarmaya başladı. İçeri iki çam yarması adam dalıp, Hayrinin üstüne çullandılar. Hayri deli gibi çırpınır bağırır çağırırken ben ordan sıvışmışım.

Muayeneden çıkar çıkmaz Doktoru da Hayri yi de unutmuştum. Midem kazınıyordu. Bambi büfeye gittim. 2 tane ketçaplı tost söyledim. Palyaçolar tam karşımda oturuyordu. Sizi seviyorum dedim. Gülümsediler. Tostum geldi. Diğeri de yolda abi dedi adam. Şu Mahsun Kırmızıgül mü diye sordum palyaçoya. Bir yandn tostu ısırırken bir yandan parmağımı masanın üstündeki resme bastırıyordum. Palyaço cevap vermedi. Arkadaşın nerede dedim. Sustu. Ketçap Mahsunun kafaya damladı. İştahım kaçmıştı. Palyaçoya beni takip etmeyin ulan diye çıkıştım. Hesabı ödeyip oradan uzaklaşmışım.

Tünele doğru arka sokaklardan yürümeye başladım. Telaşlı telaşlı yürüyordum. Bu telaş da nerden çıktı şimdi diye düşünüyor bulamıyordum. İşim gücüm yoktu. Yavaşladım. Bu sefer de çok mu rahatlamıştım. İnsanlar vızır vızırdı. Artık Arka Sokaklar Bile Kalabalık. (Bu sahnede kamera kahramanımızın çevresinde 360 derece döner. Baş dönmesi efekti diye tabir edilen bu hareketi ilk kullanan Charlie Chaplin değildir. David Fincher da değildir sinema bilgimin üst düzey olduğu anlaşıldıysa devam edelim) Acaba günlerden neydi. Bir gazete alıp tarihe baktım. 3 temmuz 1995. 2009 yılında olduğumuzdan adım gibi emindim. Hışım hışım bakkala daldım Al sen buna ekmek sar dedim bakkala, 1995 yılının gaztesini satmaya utanmıyo musun. Kavga çıkarmaya yer arıyodum ama bakkal çok tatlı dilli bişeye benziyodu. Abi ne 1995 i sen ne içtin dedi. Yaa boşver de bugün günlerden ne dedim. Cuma dedi. Tipitip var mı sende madem 1995 yılındayız bi tipitip fena olmazdı.
Tipitip yoktu. Kederlendim. Şimdi gider bi cafede bi bira içerim. Ordan tünele sallanır, bi bira daha içer, karaköye iner, vapurla Kadıköye geçerim, vapurda bi bira daha içerim diye müthiş bir plan yaptım. Plansız programsız olunca insanın başına neler gelmezdi. Uyumuşum. #




Cuma, Ekim 10, 2008
      ( 10/10/2008 ) deddaq  
uyandım. sigara içtim. kahvaltı yaptım. internette gevezelik ettim. poker oynadım. bakkala gidip sigara aldım. bolca sigara içtim. kardeşim geldi. monitöre boş boş baktım. annem geldi. yemek yedim. bakkala gittim. 3 tane bira aldım. bira içtim. internette gevezelik ettim. otuzbir çektim. sigara içtim. film izledim. sigara içtim. babam geldi. naber dedim. iyiymiş. film izledim. monitöre boşboş baktım. müzik dinledim. kitap okudum. kitap bitti. iyiydi. duş aldım. sigara içtim. otuzbir çektim. film izledim. uyudum. #



Pazar, Ekim 05, 2008
      ( 10/05/2008 ) deddaq  
Bir gencimiz de 6 kişiye 5 portakalı bölmeden nasıl dağıtırım diye aratmış. İlk defa duydum böyle bişey ama şu şekilde olabilir. Portakal isteyen var mı diye sorarsınız belki hepsi birden portakal istemez. Hadi istedi diyelim. O zaman portakalları dağıtmaya başlarsınız. Zaten gözünü hırs bürümüş arsız çocuklar birer birer gelip portakallarını alacaktır. Sona kalan 2 çekingen zavallıya bir portakalı verip alın bunu paylaşın çocuklar başka kalmadı dersiniz olur biter. Haaa o 2 çocuk o portakalı bölmeyek mi bölecek. ama bunla da probleminiz varsa gidin bi doktora görünün. #

      ( 10/05/2008 ) deddaq  
evet bunu milyon kere yazdım. tesettürlü sex diye aratıp duruyosunuz. ben de sizin yerinize google da konuyu araştırmaya karar verdim. madem bu kadar fantezi yaptınız, bu birikmiş enerjinin bir şekilde atılması gerekiyor. size yardımcı olmak boynumun borcudur. http://www.themusicage.com/video.php?content_id=6007 Linkteki vidyoda tesettürlü bir kadın arabanın içinde kameraya götünü sallamakta. umarım beğenirsiniz. vidyo bitince bi de arab-sexy.blogspot.com diye bi reklam çıkıyor. isminden de anlaşılacağı gibi sitede seksi arap kadınların resim ve videoları bulunmakta. ben tesettür filan görmedim ama bi bakın. http://www.ido-forum.org/cop-kutusu-kapali-bolumler/230910-tesetturlu-bayanla-doya-doya-sex.html Bu linkimizde ise pornografik bir hikaye bulabilirsiniz yine malum konuyla ilgili. Bir tiyo daha tesettürün inglizcesi veiled imiş. veiled sex diye de aratın gününüze renk katın. #



Cuma, Eylül 26, 2008
      ( 9/26/2008 ) deddaq  
tatil güzel şey. kumsalda uyumak harika. tatildeyken kumsalda uyudun mu işte o zaman 10 numara. tatil bitip de istanbula dönmekse bi garip. sigara izmaritlerini yere atmiyim diyorum elimde gezdiriyorum çöp yok. soora mecburen atıyorum tabii. ayıp bişey ama kimse takmıyo gibi. e o zaman bende şehre adapte oluyorum ister istemez. atıyorum izmariti yere. agresifleşiyorum. kendime kendime konuşuyorym küfür ediyorum bırbırbır diye ağzımın içinden. hiç hoşnut deilim şehirden. tatili özledim lan. #

      ( 9/26/2008 ) deddaq  
yirminci kez man on the moon izledim. altıma sıçtım gülmekten. herseferinde daha da komik resmen. #



Cuma, Ağustos 22, 2008
      ( 8/22/2008 ) deddaq  
evin içinde çıplak gezmeye bayılıyorum. tabii insanın ev arkadaşları olunca durum biraz rahatsız edici olabiliyor. ben genel olarak evde yaşayan bu diğer insanların ahlak değerlerine saygı gösterip evde yalnız olmadığım zamanlarda çıplak dolaşmamaya özen gösteririm. fakat dün banyoya girecektim ve de banyo-benim oda arası bu kısa mesafeyi çıplak katetmekte bir sorun yaşamayacağımı düşünerekten anadan doğma soyunup banyoya yöneldim. koridoru geçip de köşeyi döner dönmez babamla burun buruna geldik. babamın da çişi gelmiş, olucak şey değil. daha önce kendisinden ev arkadaşım olarak söz ettiğim kişi olan babam afalladı tabii. napcağını şaşırdı. 2 dakka da duşalıp çıkcağımı kendisinin daha sonra çiş yapabileceğini söyledim. babam halaa kendini bilmez halde bana bakıyordu. salona kadar ona eşlik ettim, yatağına yatırdım. mışıl mışıl uyudum? #

      ( 8/22/2008 ) deddaq  
bi tane bile hikaye gönderen olmadı. demek ki herkes okumak istiyor kimsenin yazmaya niyeti yok. buna tabii çok sinirlendim. burdan bu siteye girenlere tavsiyem şok, bulvar ya da en olmadı playboy vb. gazete ve dergileri okumalarıdır. bu tip yayınlarda aradıkları cinsten hikayeleri bulabilirler. #



Cuma, Ağustos 15, 2008
      ( 8/15/2008 ) deddaq  
uykusuzda fırat diye bi karakter var gülmekten geberiyorum onu okurken. yekyeaaaaaaa

http://www.d4rkz.com/firat/3.jpg #


      ( 8/15/2008 ) deddaq  
öhööm. şu konuya bir açıklık getirelim. bu siteyi okuyanların yüzde doksana yakını seks içerikli bir site beklentisiyle sayfaya giriyor. Bundan daha önce de bahsetmiştim zaten. bu durum benim üstümde belli bir baskı oluşturmaya başladı. beklentileri karşılayamıyorum. seks içerikli hikayeler yazacak bi yazar kadrosu kurmaya karar verdim. talep bu yönde. ben de ilkeli bi yayıncı olduğuma göre hemen seks içeriği oluşturmalıyım. Seks içerikli yazılar yazmaktan hoşlanıyor iseniz çok gizli bastırılmış arzularınız varsa başınızdan olmadık seks maceraları geçtiyse dökün içinizi. yazın yayınlayalım. dökün içinizi rahatlayın yeaaa. #



Perşembe, Temmuz 24, 2008
      ( 7/24/2008 ) deddaq  
I-m-n-o-t-h-i-nI-m-n-o-t-h-i-nIm nothingIm nothinAre you a republican or a democratA liberal fascist full of crapIm nothinIm nothinSomebody somewhere might be somethingBut everybody everywhereKnows that Im nothinPolitics and dirty tricksI got no time for stones and sticksPolitics and dirty tricksI got no time Im chasing chicksIm nothinIm nothinSomebody somewhere might be somethingBut everybody everywhereKnows that Im nothingIm nothing but Im not proudcause being nothing its not allowedAre you a gay or are you straightDo you believe in loveOr do you believe in hateIm nothinIm nothinSomebody somewhere said he was somethingBut to everybody everywhereIm saying Im nothingIm nothing. Im like a cloudIm free to be alone in a crowdWhats your reality. its not real to meWhats your anomaly. it is my destinyI-m-n-o-t-h-i-nI-m-n-o-t-h-i-nIm nothinNothinNothinIm nothing now and Ill be nothing whenThis nothing world has its nothing end #

      ( 7/24/2008 ) deddaq  
bi keresinde sedirde uyandım. kafamda yastıklar. yastıkların içinden bi delik buldum çıktım dışarı. iki kişi kahvaltı ediyo hemen yanımda. "tekila?" dedi bi tanesi. yok dedim ama yaklaştın. fransızmış bunlar türkiyeye tatile gelmişler. düşün ayının biri sızmış kalmış orda kafasında yastıklar. gel sen onun yanında kahvaltı et. kanım kaynadı ne güzel insanlar diye düşündüm. kahvaltı tabağı aldım kendime bi de çay. kahvaltıya dokunmadım çayımı yudumladım. "cheers" dedim. hınzır hınzır güldüler. ben de güldüm. #



Pazartesi, Temmuz 21, 2008
      ( 7/21/2008 ) deddaq  
google da "teyzem tuvalette işerken izledim" diye aratınca 2 numaradayım. şimdi bunu yayınlayınca 1 numero olucam azimliyim. #



Cumartesi, Temmuz 19, 2008
      ( 7/19/2008 ) deddaq  
spor gastelerini okudum okudum hepsi yalan dolan. ben de en yalan en denyo haber burda tadında bişiler yazdım bakiyiim devamı gelicek mi. bence gelmiycek.

p.s. fıkralarla türkiye izleyip anıra anıra gülen insan gördünüz mü? ben de görmemiştim. görmez olaydım. yine yabancılaştık ortama. #




Cuma, Temmuz 18, 2008
      ( 7/18/2008 ) deddaq  
karsın peyniri meşhur dedilerdi. bugün tanıştım gerçekten de meşhur. 6 saat boyunca bir peynirci arabasında 3 ton peynir 100 adet sinek ve sinekleri besleyen kişiyle yolculuk ettim. önce bi köye gidip kamyonete kaşar peyniri yükledik. sonra o peynirleri başka bi köyde fabrika gibi bi yerde boşalttık. bu işlemler çok uzun sürdü. çatıdaki kedi miyavlayıp durdu. beni herkese müendis diye tanıttılar. müendis niye peynir taşımıyo diye gülüştük. bu zaman zarfında peynir zeytin ekmek yedik çay içtik ayran içtik. buraya kadar iyi idare ediyodum. dönüş yolunda sinek adam hiç durmadan konuştu anlattıkça anlattı. dediklerinden hiçbişi anlaşılmıyodu. kendi kendine konuştuğunu düşünerek dalmışım. kolumu dürttü. yağmur yağmuş dedi bulutlar dedi o tarafa yağmış bu tarafa yağmamış dedi. bu bulutlar fena dedi. evet dedim. fena. cep telefonunu kapat istersen dedi. şimşek çekebilirmiş. kapattım. adam feci peynir kokuyodu kamyonet peynir kokuyodu. 140 km lik yolu 6 saatte katedebilmiştik. şiştim resmen bağırasım geldi. sonra otelim göründü. mutluluktan kapıdan uçarak çıktım. iyi akşamlar dedim. teşekkürler dedim. güzelim havayı kokladım. harika bir günü daha geride bıraktım. #



Perşembe, Temmuz 17, 2008
      ( 7/17/2008 ) deddaq  
gogol bordello sulukuleye gitmiş. biz niye orada değildik. bizi niye çağıran olmadı anasını satiyim yaa. boşa yaşıyoruz. #



Salı, Temmuz 15, 2008
      ( 7/15/2008 ) deddaq  
bi tren olsa. dünyayı dolaşsa. ama hiç durmasa. işte ben o trene binerim. işte ben o trende yaşarım. #



Pazartesi, Temmuz 14, 2008
      ( 7/14/2008 ) deddaq  
feysbuk diye bişi var soora msn var. bunlar hep yararlı şeyler. hayatımızın fırsatı bunlar. çok mu sıkıldın eve. açıyosun feysbuku. bakıyosun ekrana. bakıyosun bakıyosun kapatıyosun. sonra tekrar açıyosun. tekrar kapatıyosun. msn heep açık zaten duruyo köşede.duruyo duruyo sonra kapatıyosun. aynı şey gibi. buzdolabını açıyosun yiycek bi halt yok kapatıyosun. 5 dakka geçiyo yine açıyosun bakıyosun yine bişey yok. 5 dakka sonra yine. ne enteresan. #

      ( 7/14/2008 ) deddaq  
düzinelerce fahişe doluşmuş bi arabaya. göz kırptılar. içim bi hoş oldu. atladım arabaya. konuştuk konuştuk sabah oldu. boyalar aktı. hayal kırıklığı. bi kötü oldum. indim arabadan. dur nereye para nerde. hadi lan ordan orospular. siz beni ne sandınız. #



Çarşamba, Temmuz 09, 2008
      ( 7/09/2008 ) deddaq  
saat 00:00. yer yerinden oynasa. şurdan şuraya kıpırdamam. kı pır da mıy cam. zorlamayın. yemin ettim aalaaın adını verdim. gitmem bi yere. ısrar etmeyin. #



Perşembe, Temmuz 03, 2008
      ( 7/03/2008 ) deddaq  
bir sürü şey yazdım. hiçbirini beğenmedim, aslında beğendim ama çok özel şeyler vardı içiinde ilk aşkım filan. sonra çok küfürlüydü. vazgeçtim sildim hepsini. aslında silmedim ama birazdan silicem. sitemeter a baktım. ulan sitede ortalama durma süresi kaçmış bi tahmin edin. -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------. ettiniz mi? 0.04! 4 saniye yani. tüü allah müstakınızı versin. o ne biçim süre açılır açılmaz kapatıyo musunuz olm sayfayı napıyonuz. meşkul etmeyin lan interneti. dükkanın önünü kapamayın. çok asabiyim son zamanlarda bu iş dünyası beni böyle yaptı. şimdi bizim şirkette bi tane müdür mü koordinatör mü ne karın ağrısıysa bi herif var, organizasyon şemasının tepesindeki herif işte, en çok maaş alan adam. en iyi araba onda vs. statüko. neyse ibnenin ağzına vurucam bigün. çok pis stres yapıyo bu adam bende. yanına gidesim gelmiyo. uzak olsun benden şerefsiz. sonunda bu adam yüzünden istifayı basıcam,istifayı da basmıycam direk kaybolucam ortadan. fırlatıp atıcam telefonn denen o lanet nesneyi, sonunda olacak bu. haa basma kalıp laflar var heryer aynı heryerde böyleleri var falan filan. olmasın kardeşim. benim olduğum yerde olmasın vururum ağzına. tiksiniyorum heriften. #

      ( 7/03/2008 ) deddaq  
gelen yoğun istek üzerine tekrar yazmaya karar verdim. başlangıç için küçük bir aperatif şeklinde belki bir bardak sıkma portakal gibi belki bir ufak dondurma. ama yazıcam deniycem. 5 senne olmuş bi halt yazmamışım. vay be 5 sene ne zaman olmuş. ben büyümüş müyüm. şimdi yazsam eskilere benzer mi değişmiş miyimdir. bunlar zor sorular. bariz bi olguşlaşma sezdim şu an kendimde. işteyim ondan belki. bi baktım işe girmişim. bi baktım yüksek lisans bitmiş götüme girmiş bi boka yaramamış. bi baktım askere gitmişim. karmakarışık. zaman kavramının yabancısıyım. hiçbişeyden anlamıyorum. trafikten özellikle. arabadan da anlamıyorum. filimden de müzikten de. oh be ne kadar rahat bi insanım. istifayı basmak üzereyim. işteyim nefret ediyorum. yıl 2008 paranın köpeği olduk napolyon hem de ne biçim. #



Pazartesi, Ocak 24, 2005
      ( 1/24/2005 ) deddaq  
berbere gidip : abi o bıyıklar kaç yılda uzuyo die sormak isterdim saçımı kesen muhabbet meraklısı herife, benim de bıyıklarım uzundu bi zamanlar diycem akabinde de. ulan saçlarımla uğraştınız ben sizin bıyıklarınıza bişey demedim kendimi tuttum ama artık bitti.. bittiniz

#




Pazar, Ağustos 01, 2004
      ( 8/01/2004 ) deddaq  
nenem pekmez kaynatmış dedem sikini oynatmış
#




Çarşamba, Mart 10, 2004
      ( 3/10/2004 ) deddaq  
27 nisan 2004, manhattan bar.. geliyolar

additaupadditupadditup
additaupadditupadditup
additaupadditupadditup #




Çarşamba, Ocak 07, 2004
      ( 1/07/2004 ) deddaq  
sözlükten orospu göt gibi AYIP kelimelerin anlamına bakıp bakıp güldüğümüz bi dönem vardı hayatımızda hatırlarmısınız? hepsi de komik olmazdı ama.. bi süre sonra da tükenirdi AYIP kelime dağarcığımız :
- başka ne var olm söylesene
- ımm.. şeye bak.. anüs
- hahahahha süper lan
ya serviste ya türkçe dersinden önce olurdu bütün bunlar deli gibi eğlenirdik türk dil kurumu saolsun. işin garibi demek 10 sene sonra da şimdi yaptıklarımız saçmalık gibi gelicek. ama biz yine deli gibi eğlenmiş olucaz ya ona bakın. oh canımıza değsin.. #




Pazar, Aralık 28, 2003
      ( 12/28/2003 ) deddaq  
tamam kuşlar belki son derece çirkin yaratıklar olabilir ama uçuyolar be abi #



Pazar, Aralık 21, 2003
      ( 12/21/2003 ) deddaq  
sitenin durgunluğunu müthiş bir haber vermek için bozmak zorundayım kusura bakmayın :
ünlü astrolog avşar polaris bundan böyle "burcum ne diyo" köşemizde yazıcaK (vay bee vaay inanılmaz). aslında henüz kesinleşmiş bişey yok hatta konuyu kendisiyle konuşalı nerdeyse aylar oldu fakat işler biraz yavaş işliyo bizim burda napalım. avşar bey dünyada tek astrolog yetiştiren kurum olan norveç astrologh tech. üniversitesinden mezun ve uzun yıllar kafelerde tarot falı kahve falı bakarak geçimini sağlamış ve işte geldi bana abi paraya ihtiyacım var bana bi iş dedi ben de sitemden bahsettim ona, ortaya böyle nefis birşey çıkcağını ben de beklemiyordum (daha çıkmadı ama çıkıcakmış avşar öyle söyledi). inanın bu çocuk bin sene evvel yaşasa nostradamusdan bile ünlü olurdu o kadar öngörülü birisi yani, sizin de zevkle takip ediceğinizi düşünüyorum zaten düşünmesem hayatta imkanı yok tavsiye etmem. ben bi kere kendi inanmadığım şeyin arkasında durmam. yani siz düşünebiliyomusunuz böyle bişeyi aklınıza geliyo mu bi gaste var ismi "yalandan kim ölmüş" mümkün mü canım. kim alır o gasteyi. #




Cumartesi, Kasım 08, 2003
      ( 11/08/2003 ) deddaq  
website başlığım "xxx suitable for people over 18" sayesinde müthiş bir kitleye ulaşmaktayım sevgili arkadaşlar. ve tam da ulaşmak istediğim kitle bu, tabii onlar da hayal kırıklığına uğruyo aradıklarını bulamayınca ama napalım elimden birşey gelmez. tüm bu insanları tatmin etmeme imkan yok, altından kalkabileceğim birşey deil bu. neyse müthiş google searchler topteni hayır topten yetmez top15' i karşınızda :

1 - soğanın ana yurdu
2 - silginin icadı
3 - karımı sik dedi
4 - abfleks
5 - sex mavi yolculuk
6 - kompozisyon yazamıyorum
7 - elektrik xxx
8 - zenci gay resimleri
9 - tesettürlü sex
10- sex ve yatak... çocuk yapma
11- matematik ilk...5 üçgenler
12- karım zenci sik
13- red alert şifresi
14- sıkılıyorum hayattan
15- çiş yapanlar

aralarında çok ayıplar var, insanların böyle şeyleri googleda aratmaları, interneti bu şekilde kullanmaları beni ne kadar üzüyor bilemezsiniz. ama esas ayıp benim yaptığım. bu insanlar ne beklentilerle giriyolar bu sayfaya bi de karşılaştıklarına bak biton laf salatası.. ben çok eğleniyorum doğrusu bu durumdan. müthiş bi okuyucu kitlem var. zenci gaylerden hoşlanan red alert oynayan türbanı çıkarmadan seks yapmaya özenen silginin icadını merak eden -silginin icadını merak eden kişi cidden kaydadeğer biri olmalı- soğanın anayurdunu bilmek isteyen kullanılmış abfleks arayan kompozisyon yazamayan matematik öğrenen çiş yapan başkalarının karısını arzulayan çocukları leyleklerin getirmediği hakkında bi rivayet duymuş olan hayattan sıkılan. hepinizi seviyorum. hepinizi kucaklıyorum! bundan sonra daha şehvetli yazılar yazmalıyım. dedim. #




Çarşamba, Kasım 05, 2003
      ( 11/05/2003 ) deddaq  
belki de çifçi, çoban, balıkçı vs. olmak için doğdum.. kadere karşı durmak niye? #



Perşembe, Ekim 30, 2003
      ( 10/30/2003 ) deddaq  
tabağımdaki balıktan -palamut- kocaman bir parçayı ağzıma atıp, çiğnemeye başlıyorum. ancak annemin "kılçıklara dikkat et" uyarısıyla şuursuzluğumdan kurtulup kılçıkları anımsıyorum ve tabii neden balık sevmediğimi de. paranoyak bir çiğneme süreci başlıyor, dişlerimin her birleşişinde huylanıyorum tüm lokmayı tükürmek geliyor içimden, sonuçta ağzımdan 7 kılçık parçası çıkıyor. bir daha balık yemiycem diye söz veriyorum, balık bana göre diil. #



Salı, Ekim 28, 2003
      ( 10/28/2003 ) deddaq  
karı koca konuşuyordu :
-hööey sinemada hasmalı gonak var!
-homurhomurhomhomhomur
çok istememe rağmen kadının söylediklerini deşifre edemedim. ama adamın sözlerinden asmalı konağın türk sinemasına getirdiği dinamizm hemen seziliyor. kutluyorum. #




Pazartesi, Ekim 20, 2003
      ( 10/20/2003 ) deddaq  
"yüzme bilmeyen giremez" levhası asmışlar havuzun tepesine. nasıl böyle kesin bir komut verebiliyolar anlamıyorum. belki benim boyum üçbuçuk metre havuz dizime geliyo. o zaman nolucak? gerçi boyum üçbuçuk metre olsa zaten kodummuoturturdum kimse karışamazdı bana.. hem zaten tiksiniyorum ben o havuzdan, bi kere pis çok da kalabalık oluyodur eminim. hiç niyetim yok yani o bokt.n havuza girmeye.. yine de öyle bi leha koymaya hakları yok yani yaptıkları düpedüz terbiyesizlik. #



Cuma, Ekim 10, 2003
      ( 10/10/2003 ) deddaq  
otobüste adamın tekine metroya gitmek için hangi durakta inmem gerektiğini sordum, bilmediğimden diil emin olmak için. "metroya mı biniceksiniz, ben de oraya gidiyorum" dedi adam. "iyi o zaman" dedim, "ben de bundan korkuyodum" diye düşünmekteydim. bütün o yolu adamla beraber yürüdük, yolu bilmiyo gibi yapmak zorunda kaldım. rolümü iyi yapmış olucam "birinci sınıfta mısın" diye sordu. "evet" dedim, neden olmasın. metronun içine girdik, ben tabelaları okuyamaz mışım gibi burdan biniceksin diye levent tarafını gösterdi. içimden "tamam biiliyorumm gerisini" diye bağırmak geliyodu, yapmadım... iyi günler dedim onun yerine.. iyi Hünler dedi adam.acaba diyorum birinci sınıftamısın derken kasttettiği ilkokul bir miydi? #



Çarşamba, Ekim 01, 2003
      ( 10/01/2003 ) deddaq  
inanılmaz bi sıcak vardı. sırtımdan aşağı akan ter damlaları, bu yapış yapışlık sinirimi bozuyordu. bir sigara yaktım, radyonun kanallarıyla oynamaya başladım. sonunda cızırtısız biyer buldum ramones çalıyordu, sesi açtım. nerdeyse 10 dakkadır bu lanet yerde tıkanıp kalmıştık. ilerde bir yerlerde kaza olmuş olmalıydı. arkadaki piçkurusu korna çalmaya başladı, birkaç araba daha ona katıldı. dayanılmaz bir gürültüydü. sigaradan derin bir nefes aldım "sakinleş" dedim kendi kendime, "sakinleş". tam bu sırada içeri baskettopu büyüklüğünde bir arı girdi, suratıma doğru pike yaptı. arıyı başımdan atmaya çalışırken sigara koltuğa, bacaklarımın arasına düştü. kapıyı açtım kendimi arabadan atmaya çalıştım.. ııhh olmadı. emniyet kemeri! emniyet kemerini çıkardım sıkı bir küfür savurdum kendimi arabadan attım. lanet arı nereye gitmişti? çabucak hala yanan sigarayı koltuktan aldım.. koltuk döşemesi delinmişti.. arka kapıya bir tekme attım.. sonra bir tane daha.. etraftan bana bakmaya başlamışlardı, tekrar arabaya bindim. arı ortada yoktu, nerdeee bu arııııı? koodumunn arısıı nerde? arkadaki yine kornaya başlaadı.. daaaaat daaaaaat daaaaaaat daaaaaaaattt daaaaaaaat bu kadarı da fazlaydı.. koltuğun altından beyzbol sopasını çıkardım. kontrolümü kaybetmiştim. arabadan inerken kapıyı fazlaca açmış olmalıyım yandaki arabanın boyasını kaldırdım. "yavaş" "hoop" seslerine aldırmadan arkadaki arabaya doğru ilerledim.. sopayı kaldırdığım gibi sol dikizaynasına indirdim. ayna tuzlabuz oldu, kornalar kesildi. herkes bana bakıyor olmalıydı. öncama bir tane indirdim, sonra bir daha bir daha.. sonunda içeri doğru patladı.
camı patlatınca sinirim yatıştı, kendime geldim. beyzbol sopasını yere dayayıp nefretle çevredeki arabalara baktım.. o ana kadar dehşet içinde bana dikilmiş gözler birden yola döndü. benle göz göze gelmekten kaçınıyorlardı, altlarına yapmalarından korktum.. dönüp az önce arabasını kırıp döktüğüm herife baktım. zavallı adam ben cama beyzbol sopasını indirirken arka koltuğa kaçmaya çalışmış, iki koltuğun arasına sıkışmıştı. koca götü bana gülümsüyordu. arabaya döndüm.. gözüm arkadaki şişkonun üzerinde trafiğin açılmasını bekledim.. bir daha korna çalan olmadı. #




Pazartesi, Eylül 22, 2003
      ( 9/22/2003 ) deddaq  
bugün okula gitmedim.. henüz hazır olmadığımı hissediyorum. birgün daha yatmakla hazır olunacağını da sanmıyorum, belki okula gidip okulun bahçesinde filan takılmak lazım. daha sonraki gün koridorlarda bikaç saat geçirmeli, ne biliyim tenefüs sırasında sınıf içinde turlar atılıp derse girenlerle konuşulabilir, hocalara şöyle bi gülümsenir; yavaş yavaş derslere hazır hale gelebilir insan.. çok üşeniyorum.. iyki okul var üşeniyorum gitmiyorum. çok süper. #



Cumartesi, Eylül 20, 2003
      ( 9/20/2003 ) deddaq  
dün gece rüyamdan ansızın uyanıp da yatakta doğrulunca tam karşımda patilerini yalayan bir kaplan gördüm. önce çok korktum, çığlık atmak üzereydim ki; dikkatli bakınca kaplanın sarı olması gereken tüylerinin turuncu olduğunu farkettim. kaplanın vücudu da garipti: sosisgibiincecikgövde kocamanpatiler tenistopundanazbirazdahabüyükbirkafa. yaratık bu haliyle içi pamuk dolu şu oyuncaklara benziyordu, korkunç bir yanı yoktu... son olarak bu garip yaratığın giysi dolabımın üzerinde neredeyse havada asılı durduğunu farkedince olayın gerçeküstülüğüne tamamen inandım ve dönüp tekrar uyudum. #



Çarşamba, Eylül 17, 2003
      ( 9/17/2003 ) deddaq  
içim sıkılıyo bacaklarım ağrıyo hayat amma zor, hiç çizgifilmlerdeki gibi diil.



e nomini patri e fili e spiritu sankti.. amen
(gölgelerin gücü adınnaa güüç bende artıık.. amin)
#


      ( 9/17/2003 ) deddaq  
hangisi doğru yazılmıştır: a-yanlış b-yalnış c-yalnız d-yanlız diye daha biz küçücükken kafamızı bulandıranlar bu siktirbokt.n kelimeleri türkçemize sokmasalar olmaz mıymış yani. ben henüz çikolatalı tostumu yemişim kutukola eziğiyle maç yapmışım soruya bak şimdi.. cevaplamıyorum boş bırakıyorum ve de tuvalete gidebilirmiyimörtmenimm #



Cuma, Eylül 05, 2003
      ( 9/05/2003 ) deddaq  
size de oluyo mu bilmiyorum minibüste otobüste en son benim yanımdaki koltuğa oturuyolar hatta bazen abartıp ayakta durmayı yanımda oturmaya tercih ediyolar. şu insanlar neyimden korkuyolar hiç anlamıyorum. bi kesiyorum etrafı sadece benim yanım boş. kötü hissediyorum. #



Çarşamba, Temmuz 30, 2003
      ( 7/30/2003 ) deddaq  
sevgili güzin abla,
24 yaşında 2 yıllık evli genç bir kadınım. kocamla sevişerek evlendik. -nikah sırasında sevişiyorduk demiyorum aman yanlış anlamayın.. ne de olsa artık yaşlandınız yanlış anlayabilirsin belki diye söylüyorum bunu ama aslında siz daha nice gençleri cebinizden çıkartırsınız- ne diyoduk sevişerek evlendik kocamla yani 2 yıllık bir flört dönemimiz oldu demek istiyorum. demek ki neymiş 2+2 = 4 gibi son derece basit bir matematik işleminden de anlayabileceğimiz gibi üff 4 senedir birlikteyim yani ben bu adamla güzin abla. önceleri çok güzeldi sevişerek evlendiğimiz yetmezmiş gibi evlendikten sonra da sevişiyorduk. ama kocam son zamanlarda çok değişti garip garip davranmaya başladı. ben de adet oluşu üzere başka bir kadından şüpheleniyorum güzin abla. eşim toplantı bahaneleriyle eve geç geliyor haftasonu işgezilerine çıkıyor bana çiçek almıyor saçımı kestiriyorum farketmiyor bana çok güzelsin seni seviyorum demiyor. kesin başka bi kadın var güzin abla sen de anla artık. tanıdığınız bi özel dedektif varsa diyorum bana telefonunu verseniz mümkün mü? taksak peşine şu adamın bütün foyaları çıksa meydana nefis olmaz mı? sizce de. ayy bi arkadaşım var benim fisun bizim komşumuz kendisi o diyo ki direk kiralık katil telefonu iste diyo hahahaa alem kadın yahu! ok mi güzin ablacım niyeti bozdurmayın bana.. #




Çarşamba, Temmuz 23, 2003
      ( 7/23/2003 ) deddaq  
dün aklıma yazıcak süper mevzular gelmişti malesef unuttum. çok eğlenicektiniz yazabilseydim inanın. #



Cumartesi, Temmuz 12, 2003
      ( 7/12/2003 ) deddaq  
ve erken başlayan günün finalinde bilmem kaçıncı biradan sonra donla denize girdin. donu da özgür bırakınca pis sularda denizde çırılçıplak kaldın ve işte papa da oradaydı inanmıyorsanız ona sorun.. #

      ( 7/12/2003 ) deddaq  
sahil gezi yolunda bulursun belki aradığını; bir parça ağaç gölgesi... şahsi tercihin limon ağacı.. limon ağaçlarını hep sevdin. şu şarkıda olduğu gibi "sitting by a lemon tree" tadını arıyorsun.. çldırtıcı limon kokuları ve biraz huzur. pilsenlerin var... ekstra... cidden ekstra birşeyler gerek sana. başıboş bir köpek geziyor ilerde.. simsiyah.. kemikleri sayılıyor. yanına gelirse ona "hoşt" deme olur mu? bir ağaç buldun bu arada limon ağacı değil ama olsun.. nerdeyse yere değen dalları var.. "nerdeyse" lüzumsuz oldu.. yerlere değen dalları var, yaprakları tatlı tatlı sesler çıkarıyo rüzgar estikçe.. eski bir gaste ayaklarının dibine uçuyor.. sebebi aynı rüzgar. ve kelebekler var burada, kuşlar ötüyor, bir kaz ailesi yürüyor uzakta. aradığın huzur burada mı?
peki ya ailen, dostların -sırtını dayayıp varlığıyla teselli bulabileceğin insanlar- onlar nerededir şimd.. fakat hayır kendi içinde bulmalısın huzuru.. mekan ve kişiler önemli olmamalı.. toprak su hava veya ateş farketmemeli.. içebilmelisin hepsinden ve yazabilmelisin eline sinek konmuşken.. hahaaa eline sinek kondu sen yazıyorsun ve kaçmıyor sinek.. huzur bu mudur?
huzur islamda olm huzur islamda....
#


      ( 7/12/2003 ) deddaq  
the verve bok yemiş the drugs dont work diye bi şarkı yaparak diye düşünüyorum.. #



Çarşamba, Temmuz 09, 2003
      ( 7/09/2003 ) deddaq  
özgür sokakta bi kaıt bulmuş. 13 gün içinde çoğaltıp 13 kişiye dağıtmazsak başımız çok kötü belaya giricek. öyle yazıyo kaıtta.. #



Pazar, Temmuz 06, 2003
      ( 7/06/2003 ) deddaq  
"alakaya bak çay demle" diye bi laf vardı.. ne manaya geliyo çözemedim.. saçmasapan kafamı meşkul etti, bütün yol düşündüm durdum.. bi de zencinin birine "sen bruşlii yi tanıyo musun" diye soran bi adam gördüm, komikti bayaa. #

      ( 7/06/2003 ) deddaq  
biri bütün plastik çay karıştırıcılarını çöpe dökmüş.. kendimden şüpheleniyorum. #



Çarşamba, Temmuz 02, 2003
      ( 7/02/2003 ) deddaq  
clinic - come into my room #



Çarşamba, Haziran 25, 2003
      ( 6/25/2003 ) deddaq  
haziran ortası saat 9:43.. uyuyor olmam gerekirdi.. bu saatte kesinlikle uyuyor olmam gerekirdi... yerimden kalktım çaysigara veya kahvesigara kombinasyonlarından birini yapmak niyetindeydim. telefon çaldı. açmıycaktım!.. dedim ya aslında şu an uyuyor olmalıydım. "haberleşmede faturanız var alır mısınız?" faturayı almaya giderken yan bölümdeki çocuğu gördüm "günaydın" dedim. yolun yarısında aklıma morg geldi, odaya dönüp anahtarını aldım dönüşte bi bakarım..
"selam çocuklar faturaları getirdim". -hey, onlar ölü seni duyamazlar-
garip bi huzur var morgda. gecenin biyarısı mezarlıkta tek başıma yürürken hissettiğim türden bi huzur. kafamda soğutuculardan gelen bas bir ses ötüyor: duuuuuuuuuummmm.. gergin, gergin ama huzurlu... morgda bir sorun göremedim -ölülerin sorun çıkarmalarını beklemek gibi saçma bi takıntıları var burdaki müendislerin- iki kat merdiden tırmanıp odaya geldim, rasgele bi windows oyunu açtım.. saat 10:00 bu saatte bu sıcakta başka biyerde olmalıydım. #




Pazar, Haziran 15, 2003
      ( 6/15/2003 ) deddaq  
bilgisayarım artık kafasına göre "it is now safe to close your computer" yazısını çıkarıveriyo karşıma.. "abi dur napıosun oyun oynuyoduk" bile diyemiyosun durup dururken kapatıveriyo windowsu "hadi abi ben yoruldum yat sen de" der gibi.. yapay zeka dedikleri şey buymuş demek ve de boşuna uğraşıyolar bu yapay zeka meselesinde ilerlemek için. öyle deli gibi program yazmaya filan gerek yok, bi bilgisayar alıp 10 sene hiç upgradesiz kullanırsak oluyomuş zaman vermek lazımmış çiplerin birbirine alışması lazımmış takım oyunu oynamak lazımmış. mesela barcelona... bi deyvid bekıma 50milyon euro verilir mi altın yumurtlıyan tavuk mu bu.
#




Perşembe, Haziran 05, 2003
      ( 6/05/2003 ) deddaq  
bugün kadıköyde kırtasiyenin birinde adamın teki küçük kızına telefon rehberlerini gösterirken bir yandan da anlatıyordu : bak kızım biz eskiden cep telefonu yokken bunlara telefonları yazardık, bak harflere göre ayrılıyodu böyle her sene yenisini alıyoduk vs vs.... sanki 2050 yılındayız da herif kızına müze gezdiriyo, bak kızım defter bak kızım kalem eskiden herşeyi kalemlerle defterlere yazarlarmış ne matrak di mi kızım laptopunun değerini bil emi güzel kızım..
bence elektriği bulmakla büyük bi yanlış yapılmıştır arkadaşlar elektrik günahtır elektrik ereksiyonu güçleştirir elektrik kilo yapar 100 gram elektrikte 50bin kalori vardır elektrik adamı çarpar elektrik seytanın işidir.. hemen bu işten sorumlu mucidi bulup yakın küllerini bana getirin matrixreloaded ın küllerinin yanına koyucam #




Pazar, Haziran 01, 2003
      ( 6/01/2003 ) deddaq  
merhabaa siz de farkettiniz mi bilmem ama bi süredir birşey yazmıyorum.. tabii bu konuda bazı açıklarım olacaktır ve artık bu açıklamalara -her ne kadar geç kalınmışsa da- kavuşmanız an meselesi.. işte açıklamalarım : [1] uzun süredir birşeyler yazmadığımın tamamen farkındayım ve counterın her artışında sizin hayal kırıklığına uğramış yüzünüz gözümün önüne geliyor ve ben çok utanıyorum ama bu durum sonsuza kadar sürmeyecek merak etmeyin [2] parantez hangisi tırnak hangisi bilmiyorum ama ben köşeli olanları seviyorum [3] aslında hiçbirşey yazmadığım doğru diil yazıyorum fakat yazdıklarımın çoğu 5 para etmez o yüzden size göstermiyorum bunu şuna benzetebilirsiniz ya da isterseniz benzetmezsiniz bu yine sizin bileceğiniz birşeydir : "haadi oğlum göster amcana pipini" dediklerinde eğer pipiniz bezelye kadar ve ecüş bücüş birşeyse pantolonu indirmeye davranmamak gerekir. yazdıklarımı görmemenizin sebebi buna benzer birşey işte [4] bitmek bilmeyen okuldan çok sıkıldım mesela şu an bile ödev yapmam gerekiyor [5] sözlerimi tranzonspor klübü başkanı m.ali yılmazın kocaelispor maçından sonra ingliz golcü Campbell için söylediği sözlerle noktalamak isterim ki bu sözler herşeyi özetliyecek, neden yazamadığım kafanızda bi anda su gibi berraklaşacak : "Yamyam aldık, gol atsın diye. Ancak rengi bozuk çıktı. Golü ben mi atayım?" #



Perşembe, Mayıs 01, 2003
      ( 5/01/2003 ) deddaq  
dün papayı aldım beşiktaşta balık restoranına götürdüm. bi yandan yiyip içerken bi yandan müzikten edebiyattan seksten fenerbahçeden filan konuştuk. papanın yanında hiçbizaman din konularını açmam. bu yüzden çok iyi anlaşıyoruz; bi sürü ödevim var papa nası altından kalkıcam diyorum. sik.ir et diyo içelim. içiyoruz içiyoruz sapıtıyoruz yerlere düşüyoruz yuvarlanıyoruz kafamızı yarıyoruz içiyoruz gerektiğinde halay çekiyoruz birdirbir oynıyoruz dans ediyoruz vals yapıyoruz kusuyoruz içiyoruz sarılıyoruz öpüyoruz okşuyoruz hooop! noluyoruz şarkılar söylüyoruz yine içiyoruz hep içiyoruz. papa en çok rober hatemoyu seviyo. ben de atsam beyazları çeksem kırmızıları rober gibi diyo yakışır mı ne dersin?. yakışır bee diyorum yakışmaz mı.. şerefee.. işte böyle yiyip içip eğlenirken garson hesabı getirdi, daha kalkıp bi meyhaneye gidicektik keyfimiz kaçtı gidemedik.. neymiş hesap çok gelmiş.. yani ben ödemiyorum hesapları bana ne de.. vatikan için bile çok gelmiş hesap papa ööle dedi. ulan iki porsiyon balık yedik ortaya bi salata beyaz şarap filan. "vatikan için çok" diye bi hesap mı var. ver bakiim şunu papa dedim aldım elinden hesabı. ulan salak papa türkiyedeiz türk lirası bu dolar hesabına alışmışsın korktun di mi 80 milyon dolar uçtu bi gecede die. kırıldı bana yine, hep para meselelerinden bozuluyo aramız.. cimri herifin tekisin işte olm dedim. iyce bozuldu suratı ekşidi gözlerini devirdi. aman dedim papa yapma nolur öyle ölücen sanıyorum yüreğime iniyo. neyse evrenin sonundaki restorandan bahsettim de neşelendi.. soora da inek demiş ki "hemen gidip kendimi vurayım" hahahaha #



Salı, Nisan 01, 2003
      ( 4/01/2003 ) deddaq  
ben çocukken çok yakışıklıymışım.. mahellenin tüm kızları bana hastaymış. bu duvar yazısı da kanıtım : "Barış.. herşey bitti. ELVEDA.. merve" önceleri ben de bazı şüpheli okuyucular gibi bu yazının merve tarafından diil de beni çekemeyen bazı kendini bilmez çocuklar tarafından yazılmış olabileceğini düşündüysem de daha sonraları; bu önüne geçilmez şüpheciliğim paranoyaklığa doğru ilerledikçe sırf merve diye birini tanımadığımdan dolayı duvar yazısında sözü geçen barışın başka bir barış olabileceği aklıma düşüverdi. aldatılmıştım! aldatılmışlık dönemi oldukça zor bir dönemdi, tanıdığım herkesin öncelikle de kendimin kafasını şişiriyordum. sürekli mervelicümleler kuruyordum : "anne merve daha gelmedi mi? nerde kaldı acaba?.. sen merveyi sevdin di mi.. çok tatlı bi kız" vs. en sonunda dayanamayıp beni akıl doktoruna gönderdiler. adam 1-2 seans sonrası duvar yazısını benim yazmış olabileceğime karar verdi. ben böyle birşey yaptığımı hatırlamama karşın adamın verdiği hapları yutup duruyordum. bir süre böyle şuursuz geçti. hapların etkisiyle yataktan çıkmaz olmuştum. tüm gün evde yatıyordum. annemler çareyi beni başka bir akıl doktoruna göndermekte buldular. yeni doktor kel, zenci, iri cüsseli bir adamdı. kendisine morfius denmesi hoşuna gidiyordu ama adının bu olduğundan şüpheliyim. bu morfius bana biraz kafadan kontak bir adam gibi gelmişti yazın sıcağında deri ceketler karanlık odanın içinde güneş gözlüğü takmalar ne biliyim garip bir adamdı işte. daha ilk seansta bana hiçbirşey anlayamadığım biton şey anlattıktan hemen sonra kırmızı ve mavi iki hap uzatıp birini seçmemi söyledi... kırmızı yani bana gerçeği göstericek olan hap ve mavi bana herşeyi unutturacak olan hap. ben gerçeği delice bilmek istiyordum. "merve beni seviyor muydu? daha önemlisi merve diye birini tanıyor muydum? o duvar yazısını kim yazmıştı? hiç kız arkadaşım olmuş muydu?" lanet olsun gerçeği öğrenmeyi gerçekten de çok istiyordum. yine de şuan hatırlayamadığım bir sebepten dolayı kırmızı yerine mavi hapı yuttum. düne kadar da (şu duvar yazısını dün gördüm) vaad edildiği gibi hiçbirşey hatırlamadım.. vay be o yazı 20 senedir ordaymış ve ben yeni görüyorum. #



Salı, Mart 25, 2003
      ( 3/25/2003 ) deddaq  
içinizden biri googledan "tesettürlü seks" diye aratıp bu sayfayı bulmuş kendisini tebrik ediyorum.. #



Salı, Mart 18, 2003
      ( 3/18/2003 ) deddaq  
dün dawsons creek izledim.. en birinci bölümü filandı sanırım. dizinin başlarında davsının hayat felsefesi basitçe açıklandı izleyiciye : "madem seks bu kadar önemli neden spielberg in hiç bi filminde sevişme sahnesi yok".. davsın babasına söölüyo bunu. allahtan babası "i.ne mi olcak bizim bu oğlan nolcak" diye düşünmeye dalıp muhabbeti fazla uzatmıyo, sahne değişiyo da kurtuluyoruz bu abukluktan. ama dünkü dizinin asıl abukluğu finalinde.. şimdi finali daha iyi anlamanız için önce bi özet geçiim : kasabaya newyorkdan adı ceyn olabilicek bi kız gelmiştir davsın bu kıza hasta olur ve hemen faaliyete geçip sinemaya davet eder. fakat davsının çocukluğunun beraber geçtiği joey isimli bir dier kız hormonların da etkisiyle davsına artıq bir başka gözle bakmaktadır ve ceyn'i kıskanır. bu çerçevede gelişen olaylar sonucunda davsın ceyni ayarlayamaz ve bizler son sahne için davsının odasındayızdır:
joey davsının kendisine eskisi gibi herşeyini anlatmadığından şikayet etmektedir. davsınsa bööle bişey olmadığını bütün bunların joeyin kuruntuları olduuğunu söölemektedir. bunun üzerine joey davsına sorar :
-sööle o zaman davsın günde kaç kere ne zaman yapıyorsun.
-neden söz ediyorsun sen bööle joey?
-anladın işte günde kaç defa ne zaman.
davsın sinirlenmiştir.. sertçe "ii geceler" der. joey buna çok bozulur, yanağından süzülen gözyaşları eşliğinde davsının camından çıkar merdivenleri iner kayığına biner eve doğru kürek çekmeye başlar.
kamera şimdi davsını çekmektedir.. çocuğun suratından zor bir kararın eşiğinde olduğu bellidir.. fonda romantik bir şarkı çalmaya başlar.. davsın kararını vermiştir cama koşar ve haykırır :
-sabahları yapıyorum joey sabahlaarııı yapıyorum #


      ( 3/18/2003 ) deddaq  
çok susamıştım serinlemeliydim bakkala gidip kola aldım "parasını biara veririm" dedim hemen gitmeliyim ben bakkaldayken ronaldo gol attı boş bırakmaya gelmiyo adamı #



Perşembe, Mart 13, 2003
      ( 3/13/2003 ) deddaq  
bugün hocamız haftaya gelemiyceini salı-perşembe ders yapmıycağımızı açıkladığında; sevinçten taklalar atmak yerine bi elimi gaz bi şekilde havada yumruk yapıp, "olsun hocamız gelmese de biz haftaya salı bu sınıfta buluşalım" derken inanın beni ciddiye alabilceklerini düşünmemiştim. #



Pazar, Mart 09, 2003
      ( 3/09/2003 ) deddaq  
yetkili kimseye,
9 mart pazar günü 16:00 sularında banyo yapmak için küveti doldurtuktan sonra küvetin içine işeyip sonra banyo yapmam ve yakın gelecekte gerçekleştireceğim çiş içme planlarım sebebiyle bundan böyle toplum içinde sergilediğim garip davranışların insanlarca mazur görülmesini, erişilebilecek en yüksek statü olarak gördüğüm delilik statüsüne kabulümü, ayrıca "eskiden istanbulun yarısı bizimdi" topraklarından payıma düşen kısmın en kısa zamanda şahsıma devrini, ve son olarak; eğer 10 mayıs 1957 yılında londrada doğmuş ve adımın john simon ritchie olmuş olması durumunda benim de bir sex pistols üyesi olacağım gerçeğinden yola çıkarak bundan böyle adımın sexpistols la beraber anılmasını saygılarımla arz-rica- ederim. #




Pazar, Şubat 23, 2003
      ( 2/23/2003 ) deddaq  
dinle;
görkemli gözlerimden
rüzgarların sesini.
ve yasak bahçelerde
kasvetli ağaçlar
dansederek ölürken,
gri alacakaranlığın
damla damla aktığı
bu ağıtı
dinle.
#




Çarşamba, Şubat 19, 2003
      ( 2/19/2003 ) deddaq  
şööle noktalama işaretinden yoksun sonu gelmeyen bi cümle yazmayı özlemişim oysa lisede sevgili edebiyat hocamız "kompozisyon yazarken uzun cümleler kurmayın zor anlaşılır" demişti pardon ama hocam siz de prezervatif kullansaydınız keşke karnınız burnunuzda okula gelmek zorunda kalmazdınız böylece hem bir bedeneğitimi hocası nasıl olabiliyor da edebiyat hocasını etkileyebiliyor onu çocuk yapmaya ikna edebiliyor yoksa eşekleatı çiftleştirip daha güçlü olan katırı yaratan çarpık beyinler şimdi de çevik akıllı sağlamvücut sağlamkafa tam da uluönderin istediği gibi bir çocuk yaratmak için harekete mi geçmiş peki nerden biliyolar uluönderimizin en sevdiği yemek spagetti bolonezdir tuttuğu takım barcelonadır mesela şimdi bana sorsanız en sevdiin yemek ne die boş bulunur mantı derim de aslında bezelyelipilavı daha çok seviyorumdur o zaman tarihi yanıltmış kamuoyunu kandırmış olmazmıyız bacaım uyuştu çok korkuyorum #



Pazar, Şubat 16, 2003
      ( 2/16/2003 ) deddaq  
ne yapıp edin 1 adet "maymunlar cehennemi" filminin en birincisinden edinin.. soora takın vcd playerınıza go time 15:00 yapın izleyin.. bakın abartmıyorum -yoksa abartıyomuyum?-bu sahne sinema tarihinin en kült sahnesi..olamaz bööle bişey aman diosun aman bu adama noluyooo.. (okumuyosunuz di mi aferin) #



Salı, Şubat 11, 2003
      ( 2/11/2003 ) deddaq  
artık yazdıklarımı kimsenin okumasını istemiyorum anlaşıldı mı?? #

      ( 2/11/2003 ) deddaq  
I'm on a submarine mission for you baby
I feel the way you were going
I picked you up on my TV screen
I feel your undercurrent flowing
Submission going down down
dragging me down
Submission I can't tell ya what I've found
.
.
.
falan
filan
falan
filan
.
.
A submission A submission
falling down down under the sea.
I wanna drown drown under the water
Going down down under the sea.
#




Perşembe, Ocak 30, 2003
      ( 1/30/2003 ) deddaq  
arabayla bir yerlere gidilirken müziğin sesini normal şartlardan 1-2 desibel daha fazla açarak anne veya babamın -o an için arabayı kimin kullanıdığına bağlı bu- yüksek sesli müziğe dayanıklılığını test ediyorum. babamın rekoru 2 dakika 19 saniye iken annemin ki yannızca 4 saniye. deneklerin tepkileri de genelde farklı oluyor. babam bana hiçbirşey söylemeden adeta bir hatamı düzeltircesine teybin sesini kısarken, annem "barış kıs şunu kafam çekmiyor" gibisinden dırdır etmeyi tercih ediyor. sonuç olarak annem ümitsiz vaka bu konuda fakat babamdan bayaa ümitliyim yavaş yavaş alıştırcam onu.. #



Pazartesi, Ocak 27, 2003
      ( 1/27/2003 ) deddaq  
sonunda işe yarar konularda çalışmaların yapıldığı bir kurum bulmanın sevincini yaşıyorum tez konumu bile seçtim topluma yararlı olmak için sabırsızım : nocturnal penile tumescence monitoring in erectile male (erişkin erkeklerde gece penis hareketlerinin izlenmesi)
#




Perşembe, Ocak 23, 2003
      ( 1/23/2003 ) deddaq  
condition very red is announced...even the pope is in danger #



Salı, Ocak 21, 2003
      ( 1/21/2003 ) deddaq  
ne zaman eve bir düğün davetiyesi gelse ve annemler "gidicez mi napıcaz" diye konuşmaya başlasalar benden gelmemi istemeseler dahi adeta bir refleks olarak "ben gelmem" deyiveririm. düğünlerle ilgili bildiğim tekşey düğünlere gidilmemesi gerektiği başka hiçbirşey hatırlamıyorum bu konuda. tüm düğün anılarım diğer hatırlamak istemediklerimle birlikte bilinçaltımda konuçlanmış olmalı. yani anlatmak istediğim şu ki ben hiçbir şekilde bir düğün salonuna ayak basmaya ikna edilemem.. beni oyuna getirdiler. arabayla halamlara gidiyorduk ki "önce bir yere uğrıycaz" dediler, hiç şüphelenmedim. ancak "barış bi dikkat et yakup düğün salonunu görürsen haber ver" dediklerinde işe uyandım. "ben arabada bekliyim nolur" yakarışlarım öyle şiddetle kınandı ki hoşnutsuz pozuma geçip olacaklara katlanmaya karar verdim:
sexpistols-clash-ramones eşliğindeki bir araba yolculuğundan düğün salonuna adım atış aşağı yukarı boyut değiştirmek gibi bir mevzu. hayır boyut değiştirmişliğim yok ama öyle tahmin ediyorum işte..
babanızın "ooo naber yaa" diye öpüp sizin tanımadığınız bir sürü adam, yaşları 3-10 arasında değişen ortalıkta koşuşan biton velet, ayrı masalarda kümelenmiş tesettürlü genç kızlar racon delikanlılar, herbiri ayrı mafya babası pis suratlı adamlar, ağır, insanın gözlerini yakan sigara dumanı, her nedense bana düşmüş bir genelevi çağrıştıran kırmızı-sarı-yeşil ışıklandırma.. sanki "how to disappear completely" nin klip çekimindeyiz ben de başroldeyim.. bi ara o kadar daraldım ki babamın kimseyi öpmediği bir anı yakalayıp bi kez daha arabada beklemeyi teklif ettim yutmadı. öylece dikilip havayı seyretmekten bıkıp tanımadığım insanları öpmeye başlıycağımda ise bi masa bulup oturduk, kalabalığa arkamı dönüp sandalyeye yapışınca biraz sakinleştim, hem masada bikaç tanıdık amca da vardı. "ee okul bitti napıyosun şimdi" ler başladı, birazcık oyaladı beni. masada açık bi çiizi paketi gördüm biraz da onla ilgilendim aslında hepsini yediğimi itiraf etmeliyim. neyse tam "ee daha başka" faslına geçilmişken birden ışıklar söndü yaptığı iş icabı acınası ve tabii bıyıklı bir adam "işte gelinle damat geliyoor" die güya ortalığı kızıştıraraktan yalandan bağrındı veee noel şarkısı türevi bir şarkı eşliğinde, yaptıkları kutsal görevin bilincinde elleri meşaleli iki garson önde gelinle damat arkada sahneye gelip dans etmeye başladılar.. tam olarak ne zaman oldu bilmiyorum ama o aptal neşeli müzik ve meşaleli garsonlar eşliğinde gözyaşlarına boğulup kafamı yeşil masaya vurmam icabederken kocaman bir gülümseme suratıma yerleşiverdi. biz ordan ayrılanana kadar da geçmedi.. sanırım kısa bir süreliğine delirdim.
#




Çarşamba, Ocak 08, 2003
      ( 1/08/2003 ) deddaq  
"hiç kedi çükü emdiniz mi?" başlıklı maille tüm ülkeyi ayağa kaldıran k.h. adlı türk genci sitemize müthiş açıklamalarda bulundu. bu yazıda biz ondan "hüseyin" kod adıyla bahsedeceğiz.
hüseyin (28) bundan 5 yıl önce eşini ve çocuğunu trafik canavarına kurban verince kendini meditasyona adamış bu uğurda nepaldi hindistandı tam 7 ülke gezmiş. hemen her arınma yolunu denemiş.. "sonunda aradığımı mısırda buldum" diyor hüso "mısırlıların kedi başlı kadın vücutlu bast tanrısı çok ilgimi çekti ve konuyu araştırmaya karar verdim. bunun için hiyeroglif dilini öğrenmem gerekti ve sırf bu dili öğrenmek 2 yılımı aldı. bu süre içinde mısırlıların kedilere tapınmalarının bastla sınırlı kalmadığını gördüm. günümüzde bile kediler inanılmaz önemli mısırlılar için herhangi bir kediye saygıda kusur eden birini göremezsiniz mısırda."
antik mısır dilini öğrenen hüso 1 yıl boyunca kedilerle ilgili dökümanları taramış sonunda kediçüküemme ayinlerine rastlamasını şöyle anlatıyor. "çok sinirli olduğum bir akşamdı, artık bu işten bıkmıştım mısıra gelişime burda 3 yılımı harcamama lanet ediyordum. istanbula dönmek için uçakta bilet bile ayırtmıştım.. tam bu sırada kapı çaldı. benim kedi fetişimi bilen mısırlı dostlarımdan biriydi gelen çok önemli dökümanlar bulduğunu söylüyordu. peki dedim son kez uçağa binmeden önce onlara bakıcaktım. ertesi gün dökümanları getirdi. 100 sayfalık bir papirüs demeti tutuyordu elinde. ilk cümleyi okuduğumda kalbim hızla çarpmaya başladı aradığımı bulduğumu anlamıştım."
"kedilere zevk vererek arınma" hüseyinin okuduğu ilk cümle buymuş ve 100. sayfanın son cümlesini okuyana kadar da başını kaldıramamış papirüslerden.. "uçağı filan unutmuştum sabaha kadar gözümü kırpmadan okudum. papirüslerde kediçüküemme ayinleri tüm detaylarına kadar açıklanmıştı. insan okurken bile yüce bir gücün varlığını etrafında hissedebiliyor arınmayı, kötülüğün vücudundan akıp gidişini duyumsuyordu. okumayı bitirdiğimde ilk denememi yapmak için sabırsızlanıyordum. fakat ayin için en az onbir kişi gerekiyordu. bu yüzden ben de istanbula dönerek mail aracılığıyla kendime yandaşlar aramaya başladım. şu an altı kişiyiz beş kişi daha -bakınız onbir eksi altı- bulursak sonunda bir kediçüküemme ayini gerçekleştirebilicem.. böylece denemediğim yöntem yemediğim bok kalmıycak" aferin sana hüseyin. #




Çarşamba, Aralık 25, 2002
      ( 12/25/2002 ) deddaq  
eğer mayın tarlası oynarken çıldırırsam bill gates e dava açabilir miyim?? ally mc beal hayranları cevap verin.. #



Salı, Aralık 10, 2002
      ( 12/10/2002 ) deddaq  
mütevazi fare günün birinde tüm dünyaca ünlü bir müzik grubu olsa bile alçakgönüllülüğünden bişii kaybetmeyen faredir? lülülülü fareler seks sırasında aynen böyle ses çıkarırlar lülülülü
p.s : mütevazi fare diye bir grup gerçekten de vardır ve gelmiş geçmiş en iyi rock sözlüğü olarak kabul edilen "alltime rockbands" onları şöyle tanımlar "sonicyouth dan kötü him den iyi mütevazi bir grup". #




Pazartesi, Aralık 09, 2002
      ( 12/09/2002 ) deddaq  
midem alkole karşı belli bi hassasiyet geliştirmiş durumda.. alkolü fazla abartınca, "bi bardak daha içme kusarım" mesajını beynime iletiyo. ne yazık ortamda bira veya cebimde para varsa beynimin bu mesaja tepkisii "bişey oolmaaaz" oluyo ve sonuçta hep kusuyorum. #



Cuma, Aralık 06, 2002
      ( 12/06/2002 ) deddaq  
muz kabuğu efes yeşili boş sigara kutusu.. radyokafa uiki coverı yapmış sizin haberiniz var mı??.. Ask bir pencere gibidir. fazla açarsan havani alirsin... boş bir icq mesajı delete user history aswell?? sure.. bir yudum daha bitiyor alkol daha fazla almalıydık.. naber? iyidir içiyorum sen de iç tokuşsun kadehler alert/accept modes visible to user.. uffff
#




Perşembe, Kasım 28, 2002
      ( 11/28/2002 ) deddaq  
"yüce tanrım kadınlar çok güzel oluyorlar bunu nasıl yapıyorlar?"

ps : ben yazmadım i.b. in e.s adlı romanından bi cümle oluyorlar.. #




Çarşamba, Kasım 27, 2002
      ( 11/27/2002 ) deddaq  
mandalinayı portakala yüzbinmilyon kere tercih ederim soyması kolay. #



Pazartesi, Kasım 25, 2002
      ( 11/25/2002 ) deddaq  
patates soyma kası bulundu!
ünlü alman doktor prof. Annötig önkol üzerinde sadece ama sadece patates soyarken kullandığımız bir kas grubu keşfetti. aynı zamanda göz yakmayan soğanın da mucidi olan Annötig yaptığı keşfi şöyle anlatıyar : "aslında bana ilham veren karım oldu. birgün üniversiteden eve erken dönmüş oyalanıcak birşeyler arıyordum. patates soyan karımı izlerken arka arkaya 3 patatesi soyamadığını 2 patataesten sonra dinlenmeye ihtiyaç duyduğunu gözlemledim. karım eski bir boksördür, bu yüzden patates soyarken yorulması bana garip geldi ve araştırmalara koyuldum. sonunda doğan her insanda bulunan fakat patates soymadıkça kullanılmayan bu kas grubu keşfettim." doktorun anlattığına göre keşfine ilgi düşündüğündenn de büyük olmuş. dünyanın dört bir yanından profesörler bu buluşu deli saçması olarak nitelerken; Annötigin en büyük destekçisiyse ev hanımlarıymış. "hepside patates soymaktan şikayetçi yüzbinlerce kadının mailleri buluşumun en büyük kanıtıdır." diyen çılgın doktorun kadınlara bir de müjdesi var abfleks türevi bir alet geliştirdiğini söyliyen doktor bu alet sayesinde patates soymanın bir eğlenceye dönüşeceğini birkaç aylık bir çalışmayla 5-6 patatesin arkaarkaya soyulabileceğini belirtiyor. yalnız bu aletin piyasaya çıkması henüz kesinleşmedi çünkü dedikodulara göre amerikan mutfak aletleri devi "beverage" firması 71 milyon dolar harcıyarak geliştirdiği patates soyma makinasının satışlarını baltalayabilicek olan bu aletin imalatının durdurulması için prof. Annötig e yüklü bir meblağ önermiş. patates soyma piyasasını kim ele geçiricek bilinmez ama öyle ya da böyle kadınların patates soyma çilesi yakında sona ericek gibi gözüküyor. #




Cuma, Kasım 22, 2002
      ( 11/22/2002 ) deddaq  
"bilgisayarım iyce sapıttı" deriz ya benimki bu konuda çığır açmış durumda. bilgisayarı açtığımda karşıma desktopumdan önce mavi ekran çıkıyo, bilgisayarın isteği üzerine bi tuşa basıyorum ancak bi süre bekliyince kendine geliyo alet. yakında maviekran yerine BENİFORMATLA yazısıyla da açılabilir ki bunda kesinlikle haklı ama ben mp3 lerimi kaybetmek istemiyorum. aslında ne kadar mp3lerimi bahane etsemde, bu 5 senelik bi bilgisayar ve sadece 2 kez formatlandı yani üşengeç bi kişilik olduğum gerçeğiyle karşı karşıyayız. bu da sizi korkutmasın zira "dehşetli" planlarımı hayata geçircek azme hiçbir zaman sahip olamıycaımdan galaksimiz büyük bir tehlikeden kurtulmuş oluyor. #



Çarşamba, Kasım 20, 2002
      ( 11/20/2002 ) deddaq  
ohtellmenowwhatdoihavetodoyeahtellmenowwhat
doihavetodoiddoanythingwhatdoihavetodoiddoitall
whatdoihavetodoiddoitallforyouwhatdoihavetodoid
climbamountainwhatdoi havetodoidcrosstheocean
whatdoihavetodoiddoitallwhatdoihavetodoahhhhhhhh
toprovemylovetoyou? #


      ( 11/20/2002 ) deddaq  
bu yazı 10 sene sonraki ben tarafından yazılmıştır :
paramızın sarhoş olmaya yetmediği günlerdi. o sıralar müptelası olduğumuz barlardan birinde içiyorduk, birinin doğum günüydü sanırım. barın alt katındaki tuvalete indiğimde tuvaletin önünde bırakılmış kasalarca bira olduğunu keşfettim. biraları 2şer 3er yukarı taşımaya başladık, her tuvalete giden elinde biralarla dönüyordu. bir süre sonra içemiyceğimiz kadar biramız olmuştu. -yukarıya 15-20 ye yakın bira çıkarmıştık, sıcak kahverengi pilsenler sıcak ama beleş- barmenler durumdan kıllanıyor olmalıydı çünkü bira satın almadığımız halde boş şişeler masada birikiyordu. içtiğim onca biradan sonra ben çok sarhoştum ve diğer herkes bunu çok eğlenceli buluyordu. bi ara birinin sandalyeden düştüğünü hatırlıyorum çok gülmüştük belki de düşen kişi bendim tam olarak emin diilim. gecenin ilerleyen saatlerinde bizim masadan kalkıp bi çiftin masasına oturduğumu da hatırlıyorum fakat ne konuştuk onu bilmiyorum.. dediğim gibi çok sarhoştum. uzunca bi süre sonra "ben bi işiyip gelicem" diyip çiftin masasından kalktım. tuvalette işerken saate baktığımda şu düşünce dışında herşey silindi bi anda : oha çok geç olmuş eve gitmeliyim. böylece bizimkileri barda bırakıp eve doğru yollandım. bundan sonrası yani; başım önde istiklal caddesini katedişim dolmuşlara varışım dolmuştan nasıl indiğim yatağıma ulaşmam ve en önemlisi ayakkabılarımı ne zaman çıkardığım tüm bunlar biraz bulanık. sabah kimseye bişey söylemeden eve gittiğimi hatırladığımda bu beni çok eğlendirmişti doğrusu..

#




Çarşamba, Kasım 13, 2002
      ( 11/13/2002 ) deddaq  
pazar günleri kapıcı gelmediğinden bakkala gaste ve ekmek almaya ben giderdim. bakkalımız 2 dakkalık mesafede olduğu halde paraları avucumun içinde öyle bi sıkardım ki, tezgahın üstüne bıraktığımda paralar buruş buruş olurdu. gasteleri ekmei bir de gofletimsi birseyleri alır eve dönerdim. goflet konusu hassastı. ya 1 tane alır yolda ağzıma tıkar ya da 3 tane alır yine 1 tanesini ağzıma tıkar, diğer 2 sini kardeşimle paylaşırdım. sanırım kardeşi olan herkes yapmıştır bu bencilliği, belkide kurnazlığı demeliyim. eve gelince sabah ve hürriyetin arka sayfa kadınlarına şööle bi bakıp kahvaltımı ederdim. aldığımız 4 adet gasteye rağmen pazar günleri sıkıcıydı hep.. aaa az daha unutuyordum uçan kaz diye bi çizgi film vardı ben çok severdim soora kara şimşek de pazarlarıydı galiba çok delikanlı çocuktu şu maykıl #



Pazar, Kasım 10, 2002
      ( 11/10/2002 ) deddaq  
allahdan mail geldiini düşünsenize "orucunuz kabul edilmiştir başarılarınızın devamını dilerim" öhaeheahö #



Cuma, Kasım 08, 2002
      ( 11/08/2002 ) deddaq  
dünyanın en uzun süreli şans eseri yolda birbirine rastlama olayı istiklal caddesinde gerçekleşti. evine dönmekte olan ahmet h. ile henüz taksime gelmiş olan murat b. adlı kişiler megavizyonun hemen önünde karşılaştılar. askerlik arkadaşı olan bu iki manyak yanlarında arkadaşları olduğu halde hiç yer değiştirmeden hatta "hadi bi yerlere gidelim de oturup konuşalım" dahi demeden tam olarak 3 saat 12 dakika konuştular. ahmetin sevgilisi s. talihsiz karşılaşmanın yaklaşık 40. dakikasında "üfff ahmet yeter ben eve gidiyorum" diyerek çekip giderken muratın arkadaşları t. ve k. de bundan 10 dakka soora aralarında "bunlar gay galiba abi" şeklinde konuşarak oradan ayrıldılar. ahmet sevgilisi giderken bi anlık tereddüt gösterdiyse de muratın kararlı bakışları karşısında duruma müdahele etmedi. muratın arkadaşlarının gitmiş olduğunu ise ancak 1 saat sonra farkettiler. 3 saat 12 dakikalık konuşmaları sırasında tam 38 kez "ne günlerdi be abi" diyerek bir başka rekora daha imza atmış olabiliceklerine dikkat çeken ahmet, "peki en sonunda nası ayrılabildiniz" sorusuna "hava kararınca kendimize geldik zaten konuşucak birşey de kalmamıştı" şaşırtıcı yanıtını verdi. "bi ara mutlaka görüşelim" diye olay yerinden ayrılan şahıslar olayın üstünden 4 ay geçmesine rağmen birbirlerini arayıp sormadılar.. ahmet sevgilisinden ayrıldı.. muratın arkadaşları ise askere gitmemek için yunanistana sınırından girmeye çalışırken türk askeri tarafından vurularak can verdi. #



Çarşamba, Kasım 06, 2002
      ( 11/06/2002 ) deddaq  
yanından geçen ambulansın siren sesini duyduğunda irkildin. ambulanstaki adamla yer değiştirmeyi istiycek kadar mutsuz muydun gerçekten?? peki ya ambulanstaki, adam diil de kadınsa ömrünün sonuna kadar oturarak işemeye razı olucak kadar da mutsuz muydun?? iyi ama neden?? #



Pazartesi, Kasım 04, 2002
      ( 11/04/2002 ) deddaq  
kullanılmış les kitabımın sahibine sesleniyorum hadi geometri sorularının içine etmişsin o açıya a bu açıya 180-a demişin olur olmaz yerlerde üçgenler yamuklar oluşturmuşsun da o türkçe sorularının hali ne manyak mısın kardeşim. #



Salı, Ekim 29, 2002
      ( 10/29/2002 ) deddaq  
annelerin dikiş dikerken film izleyebilme yeteneğine hayranım. babalar aynı şeyi uyuyarak bile başarabilir onların yeri apayrı.. #



Cumartesi, Ekim 26, 2002
      ( 10/26/2002 ) deddaq  
müzik uyuşturucudur.. din uyuşturucudur.. fazlası bünyeye zarar verse de uyuşturucudan para kazanılabilir.. burdasın biliyorum #

      ( 10/26/2002 ) deddaq  
9 yaşındaydın. yatağından kaldırmışlar doğancılardaki tiyatroya götürmüşlerdi seni. yürüyerek gitmiştiniz tiyatroya kadar karlı bir gündü. oyun da nefisti bazı esprileri anlamasan da çok eğlenmiştin. bugün yine o tiyatronun önünden geçip aynı yoldan eve yürüdün. balkonunda karanlıklar içinde oturan yaşlı kadın o günü hatırlattı sana nedense. kimbilir belki yine orda gelen geçeni seyrediyordu bundan 10 küsür sene önce. o kadınla oturup bir fincan çay içmek, bugün çok güzelsiniz demek isterdin ona. #



Cuma, Ekim 25, 2002
      ( 10/25/2002 ) deddaq  
silgilerini küçücük olana kadar kullanabilenlere imrendim hep.. benim silgilerim daha yarım olamadan kayboldular, en verimli çağlarında daha yepyeniyken kağıtları dahi yıpranmamışken başkalarının silgisi oldular. bi de şu sınav öncesi "silginin yarısını versene" diye kapı kapı dolaşan dolandırıcılardan çok çektim ben. #



Salı, Ekim 22, 2002
      ( 10/22/2002 ) deddaq  
sayın jeanpaul benden siteye şu sözlerini aynen aktarmamı rica etti aktarıyorum : ulan o minnacık aklınla nası çözücen sen tanrının gönderdii kitabın şifresini iblisin tohumu.. (papa burda "kuranın şifresi" adlı kitabdan bahsediyor olucak.. gerçekten kendi üslubunca güzel seviyeli bi eleştri getirmiş kutluyoruz) #

      ( 10/22/2002 ) deddaq  
aranızda koca gödlüler olacaktır ki sakın ola rejim yapmaya kalkmayın çünküü o göd size yücerabbimizin bir lütfu da olabilir.. aceba bunu postlamalı mı?? beni durdurmak isteyen güç "may the force be with you" daki güçle aynı güç mü.. biliyosun di mi sen ya da ben birimiz akıl hastası.. #

      ( 10/22/2002 ) deddaq  
madem dönmesini beklerken acı çekicektin neden gitmesine izin verdin?? bi de bu mu tekrar tekrar yazıp ulaşabildiin en iyi cümle.. #

      ( 10/22/2002 ) deddaq  
(jeanpaulle ördek tavla oynamaktadır ördek 2-0 öndedir)
-ne düşünüyosun bööle çok dalgınsın.
-mutluluğu elimde tutamıyorum be papa bi mutluyum bi mutsuz kendimi bildim bileli bööle.
-değerini bilesin diye evlat..
-neyin değerini?
-mutluluğun..
-nie senin sözlerin hep iki noktayla bitiyo?
-haaağ?
-sözlerin diyorum hep iki noktayla bitiyo
-özlü söz onlar..
-sik.ir lan.
-hıı? ne mırıldanıyosun yine.
(ördek cevap vermez.. bir süre konuşmadan tavla oynarlar jeanpaul durumu eşitler)
-ama bokunu çıkardın sen bu zar tutma işinin papa efendii
-nee!?
-zar tutuyosun zar beş saattir çift atıyosun yuh be.
-ne zar tutucam olm.. seni her türlü yenerim ben. fincan getirtelim.
-tamam ama ben fincanla atmam.
-yok yaa başka!
-baaşkaa bi de benim param yok sen ısmarla bu sefer.
-hadi oyna hadiii asabımı bozma benim.
(ördek hamlesinii yapar)
-ohaa kaç oynadın ööle be.
-ne diosun 4-4 işte.
-ulan 4-3 atmadın mı??
-kulaklar duymuyo gözler görmüyoo bırak yaa bu işleri
-neaağ??
-yok bişi yok.
(bu diyaloğu yazan kişi devam etmeye gerek görmemiştir) #




Pazar, Ekim 20, 2002
      ( 10/20/2002 ) deddaq  
tüm insanlık otomatikleşmiş.. sayısalloto kuponlarını uzatıyorum adam kuponları alıyor makineden geçiriyor. "3 milyon 650 binlira". parayı uzatıyorum.. paranın üstünü kuponlarımı alıyorum.. ii günlere bile zaman yok herkesin acelesi var.. al baba hayallerini getirdim #



Cuma, Ekim 18, 2002
      ( 10/18/2002 ) deddaq  
this (is) my rifle this (is) my gun.. this (is) for fighting this (is) for fun.. lisedeydin uzakdoulu kızın kesik kesik soluk verişleriyle biten bu filmi izlemiştin. bugün buzluğu açtığında annenin cartedor kutusuna doldurduğu etler hayal kırıklığına uğrattı seni. #

      ( 10/18/2002 ) deddaq  
mezarlığa giriyorsun. evine giden kestirme yol bu. burnuna dolan ölülerin taze kokusuyla mezarlık sana ölümü değil yaşamı çağrıştırıyor. yolda ilerledikçe karanlık köşelerdeki ışık oyunları korkutuyor seni, normalde duymıyacağın ufak tefek seslerle ürperiyorsun. karşıdan bir çift geliyor sana yaklaştıkça sokuluyorlar birbirlerine. sen bilinmeyensin onlar için bilinmeyenden korkuyorsun ölülerden değil. gecenin gölgelerinin altında saklananlardan korkuyorsun. ama yine de geçiyorsun bu yoldan belki de buraya aitsin. geceye karışmalı, gölgelerde saklanmalısın bunu tuhaf bir içgüdüyle hissediyorsun. saklanmalı hemen şimdi saklanmalı.. kimden?? bilmiyorsun tek bildiğin bi an önce saklanman gerektiği. az önce sana korkunç gelen gölgeler şimdi garip bir şekilde güvenli gözüküyor. herzamanki yolundan sola mezarlara doğru sapıyor, karanlıkda kayboluyorsun.. bir daha senden haber alamıycaklar.. saklanmalısın. #



Çarşamba, Ekim 16, 2002
      ( 10/16/2002 ) deddaq  
"sucuk istiyosan git al kızartiim". ben sucuk almak istemiyorum ki sucuk yemek istiyorum. sucuğun alınma süreciyle bi ilgim olmasın. çok şey mi istiyorum..
biraz da annem bu durumu kullanıyo galiba :
-anne pekin ördei yab akşama.
-iyi al ördei sen yaparım.
bu ne şimdi. #




Salı, Ekim 15, 2002
      ( 10/15/2002 ) deddaq  
flaş flaş : "kızmıyosun di mi" beni geren cümleler top teninde 9 numaraya yükseldi... #



Cumartesi, Ekim 12, 2002
      ( 10/12/2002 ) deddaq  
ne zaman kariyerinin doruk noktasına ulaşmış bir tavşan görsem, -dilek tavşanlarından bahsediyorum- acaip duygulanırım. çocuğum üniverste sınavını kazanmış gibi sevinirim o tavşan için. gelebileceği en üst noktaya gelmiştir o artık bravodur ona. bi de sirkte veya sihirbaz yanında çalışan tavşanlar vardır. onlar da en az dilek tavşanları kadar başarılıdır. acaba bu tavşanlar yeteneklerine göre mi seçilirler yoksa biraz da şansla mı bulundukları yere gelirler çok merak ediyorum. #



Perşembe, Ekim 10, 2002
      ( 10/10/2002 ) deddaq  
alternatif gençlik iyi güzel de japon çizgi filmine döndü ortalık #



Pazartesi, Ekim 07, 2002
      ( 10/07/2002 ) deddaq  
beni geren cümleler top 10 i :
1- "hadi uzuneşşek oynıyalım"
2- "seninle ciddi bişey konuşucam"
3- "eee anlat"
4- "okul bitti şimdi napıcan"
5- "askere gitsene sen"
6- "kız arkadaşın var mı"
7- "adı ne"
8- "hangi okula gidiyo"
9- "allah seni inandırsın" die başlıyan herhangi bir cümle.
10- "oruç musun"
bulamıyorum 10 tane bi anda olmuyo olsa da uyduruk oluyo. #


      ( 10/07/2002 ) deddaq  
yolun sağ tarafındaki arabanın camından yansıyan aksine bakıyorsun kaçamak bir bakışla. -saçım düzgün mü acaba? anlık bi bakışla da anlaşılmıyo ki durup iyce bi bakmak lazım- ilerde bir apartmanın girişindeki mermer merdivenlerde 3 kişi gözüne çarpıyor. henüz uzaktalar ama az önce gözgöze geldiniz bitanesiyle, gözünü yere dikip yürüyorsun bakışlar kesişmemeli. başarıyla geçiyorsun apartmanı 10 adım kadar uzaklaştığında dönüp "ibnesiniz 3 ünüzde" diye bağırıyosun adamlara. bunu der demez koşmaya başlıyosun arkana bakmadan.
bi apartmanın merdivenlerine oturmuşssunuz 3 arkadaş. sanki o akşam yeterince içmemiş gibi birer bira daha almışsınız. sokaın sol köşesinden bir çocuk beliriyor. saçları deligibi jölelenmiş -sanki biri çocuu bacaklarından tutup bi kova jöleye batırmış- bir arabanın camına yangözle bakıyor belli ki saçlarını merak ediyor. sonra kafasını yola çevirip size doğru baktığında gözgöze geliyor senle hemen gözlerini kaçırıyor. önünüzden başı önde tedirgin tedirgin geçiyor ve sizden iyce uzaklaştında size dönüp "ibnesiniz 3 ünüzde" diye bağırıyor. "bu ne şimdi yaa" diyor içinizden özgür olanı. "deli galiba" diyorsun. biralarınızdan birer yudum alıyorsunuz. çocuk köşeyi dönmüş bile. #




Perşembe, Ekim 03, 2002
      ( 10/03/2002 ) deddaq  
sanırım az önceki yazıyla saçmalama konusunda kendimi aşmış bulunuyorum. #

      ( 10/03/2002 ) deddaq  
ne zaman canım sıkkın olsa kadıköy-çiçekçi arası yürüyorum. neden çiçekçi çünkü evim orda peki bu uzunca bi yol mu evet uzunca bi yol. çoğu zaman sıkkın olma sebebimi kendime bile itiraf etmiyorum ama canım yürümek istiyor deşarj oluyorum bu şekilde. mesela bi keresinde papa ağzımdan fırlayıp yere düşen cikletimi yerden alıp ağzına atıvermiş karşımda "oo güzelmişş" diyerek çüğnemeye başlamıştı. ben buna çok sinirlenmiştim ama papanın boazına sarılıp "ver ulan cikletimi iirenç herif" die bağırmak yerine kadıköy den eve yürümeye karar verdim. fakat ne yazık ki o sıra vatikanda bulunmamdan dolayı önce uçakla istanbula gitmem gerekti. uçak, sonrasında da yeşilköy-kadıköy arası yol beni o kadar yordu ki kadıköye geldiimde bütün sinirim uçup gitmişti. marketten bi ciklet alıp eve dolmuşla gittim. işin bokt.nı ben sinirlerim bozukken acaip üretken oluyorum. yannız einstein üretken olduunda izafiyet teorisini bulurken benim üretkenlik sürecim ortaya ancak böyle zırvalar çıkarıyo. ama inanın bu zırvaları düşünürken rahatlıyorum. bakın ne düşündüm yolda bence heavy metalin popüler olmasının sırrı şu cümlede saklı : "oğlum kapat şunu". çocuk kasedi takmıştır ilk sepulturasını dinliyodur tam "bu ne lan bööle" diye düşünürken annesinin oğlumkapatşunusuyla irkilir. annesinin sevmedii mutlaka güzel doğru iyidir. heavymetal müthiştir çocuk 14-15 yaşındadır ve şimdiye kadaar hiçbi çocuuun annesiyle beraber hedbeng yaptıı görülmemiştir. çoğu çocuk bu heavymetal sevdasından kısa sürede kurtulsada kurtulamayan çokçası eşşek kadar adam oldukları halde üniversteye dahi üstünde ironmaiden yazılı siyah tişörtleri siyahpantolanları ve siyahbotlarıyla giderler. -bugün akmardan geçtim de turuncu sarı ve kırmızı tişörtlerin üstüne ironmaiden baskıları yapmışlar metalciler de trendi yakaliiim çabasındalar garip geldi bana- dünya üzerindeki herhangi bi heavymetal grubundan daha kötü müzik yapan tek grup morveötesidir. "türkiyenin redyohedi olalım" parolasıyla yola çıkan grup vasat sözleriyle kötü müzii birleştirince ortaya ne yazıkki birşey çıkmamıştır. en son alt grup olarak çıktıkları cake konserinde kalabalığı muhteşem telliturna kavırlarıyla coşturmaya çalışmışlar başarılı olamamışlardır. grubun solisti ismiumrumuzda diil konser sonrası grup arkadaşlarına "ama piyestee işe yaramıştııı" demiştir ve vahvah kii bahsettiği piyes okuma bayramında ilkokul arkadaşlarını coşturduğu piyesten başkası değildir. ve eğer içinizden bir kişi bile şu ana kadar bu yazıyı okumayı sürdürdüyse her iddasına varım bundan sonrasını okuyamıycak -evt evt sen bile- çünkü şimdiye kadar saçmaladıımı düşünüyosanız daha hiçbirşey görmediniz. şimdi size biraz hayattan bahsedicem. bence hayat şudur: dünyayı kocaman bi orman olarak düşünün ve bu ormanda sadece çalılıklar olsun. biz insanlar da bu çalılıkların yapraklarıyız. dev, üstün bi varlık bu yaprakları sürekli koparıyor bizim yapabiliceğimiz hiçbişey yok koparılmayı bekliyoruz öylece. bi yerden sürekli "susun yeter artık yapmayınn" diye bir sesler geliyo ama nerden geldiğini anlıyamıyoruz. rüyadayız ama diiliz çalılar aslında çalı diil de elma ağacıysa nolmuş ne değişmiş. hiçbişey anlamıyoruz yağmur yağınca seviniyoruz güneş açınca seviniyoruz ama çok fazla yağmur ve güneş istemiyoruz. güneşle yağmur bi gün gelmeyince karanlıkla tanışıyoruz karanlık bizim dostumuz olmak istiyo fakat hayır diyoruz güneş iyiydi biz memnunduk halimizden. karanlık yine de gitmek istemiyo ve gitmiyo işte hayat budur. evt bitirdim deminki azmimi kaybettim. biraz daha uğraşsam kimse tarafından sonuna kadar okunmamış bir yazı yazmayı başabilirdim belki ama sanırım olmadı. #



Pazartesi, Eylül 30, 2002
      ( 9/30/2002 ) deddaq  
dünyanın dört bir yanından gençler aileleriyle birlikte beni ziyarete geliyor. odamı gezerlerken çocuklar annelerine dönüp "gördün mü bak anne bi de bana dağınık dersin" gibisinden sırıtıyor, annebabalarsa şaşkın gıklarını çıkaramadan odamın içler acısı halini seyrediyor. ve nihayet odamı gezip de evimizden çıktıklarında anneler "yavrum meğer sen bir melekmişsin" diyerek oğullarını kucaklıyor onları öpücüe boğuyor. evet odam maksimum dağınık durumda. öyle ki aristolar darwinler odamın bu halini görse yeni bir varoluş teoremi geliştirirlerdi. ya da mesela türk dil kurumundan biri odamı görse bundan böyle sözlüklerde "dağınık" kelimesi cümlede şu şekilde kullanılırdı : barış odanı topla? -cümlede dağınık yok ama idare edin- ama bu gerçekleşse yani türkdilkurumuadamı odama gelse "barışın odası gibi dağınık" diye bi terim girebilirdi türkçemize. ve de son olarak mahallenizin kabadayısı mahmut ağğbi odamı görse "ne bakıyosunuz laan dağıtırım" derken bi an için tereddüte düşerdi. dağıtamazsın be mahmut ağğbi bu kadar dağıtamazsın. #



Cumartesi, Eylül 28, 2002
      ( 9/28/2002 ) deddaq  
son bi hafta o kadar çok tavla oynadım ki rüyamda kapı alıyodum geçen gece.. bi de zar tutabiliyo imajı verdim ki herkes beni mütiş bi üçkaıtçı sanıyo eah #



Perşembe, Eylül 19, 2002
      ( 9/19/2002 ) deddaq  
bi insan tembel olabilir tamam ama.. ne kadar da tembelim düşüncesinden mutlu olmamalı bundan gurur duymamalı çok tehlikeli böylesi.. #

      ( 9/19/2002 ) deddaq  
tost yapiim de yiyim düşüncesinin ardından tost yapmanız 1 buçuk saati buluyorsa hatta hiç tost yapmıyorsanız, bugün okula gitmesem mi diye düşünürken sonunda okula gittiğinizde ders bitmiş oluyorsa, herhangi birinin sikt.r et dersi hadi kantine demesiyle "tamam" demeniz arasındaki süre şimdiye dek icad edilmiş hiçbir ölçüm aleti tarafından tespit edilemiyorsa, aileyle dizi ya da film izlerken reklam girdiinde babanızın zapiing yapmasından yorulup filmi/diziyi izlemeyi bırakıyorsanız, bilgisayarı açıp daha hiçbişey yapmadan sıkılıp kapatıyorsanız bu cümlenin nası bittiiği hiç de umrunuzda olmıycaktır biliyorum. evet sonundaa.. biliyorum. #



Pazartesi, Eylül 16, 2002
      ( 9/16/2002 ) deddaq  
ve de dönünce tatilden bi bakıcaksınız ki hiçbişey değişmemiş hatta daha da bok olmuş. belirsiz hayat 0 bölü sonsuz muydu neydi belirsizlik durumu.. limitini al bilmemne #

      ( 9/16/2002 ) deddaq  
sonra olimposa vardığınızda orasının hayallerinizdeki gibi değil fakat hiç de fena olmadığını gördüğünüzde yavaş yavaş tatil moduna girmeye başlarken sağdan soldan tanıdık yüzler fırlarken hafif bi yağmur çiselerken kahretsin tatile geldik yağmur yağıyor diye bile düşünmeden yetkiliye akşam yemei kaçtan kaça kadar diye sorucaksınız. yine denizdeyken ya da kaıt oynarken aklınız hep o akşam yemeinde olucak ve de ancak yemekten sonra birkaç saat rahaat edebiliceksiniz. işte o zaman yani yemek düşünmeden rahat edebildiğiniz bu kıymetli zamandiliminde önce bira-poker yapıp sonrada geceye karışıcaksınız. -küçük bi taksim yaratmışlar orda nerdeyse. istiklalde yürüyen kırosuyla turistiyle üniverstelisiyle 50 kişiyi tutun kolundan sokun bi bara alın size olimpos geceleri.- ve de birdahahayatboyu yapmıycağınız çılgın figürlerle dans edip iyce yorulunca -bambalov mu ne diyolar- kulubenize gidip sızıvericeksiniz. #

      ( 9/16/2002 ) deddaq  
otobüste gece yolculuğu. garip bi sis var dışarda. içinden kurt adamlar fırlasa şaşırmam. ağaçlar tarlalar dağlar karanlık ürkütücü. sanki poe nun hikayelerinden birinin içindeyiz. kulağımda KidAyle yan şeritten geçen arabaların soluk sarı ışıklarıyla kafamı sağ tarafa çevirince bana gülümseyen kişiyle. herşey gerçekdışı #

      ( 9/16/2002 ) deddaq  
Hi Lloyd. Been away, but now Im back.
Good evening, Mr. Torrance. Its good to see you.
Its good to be back, Lloyd.
#




Çarşamba, Ağustos 28, 2002
      ( 8/28/2002 ) deddaq  
çok sıkıldım bugün.. sabahları yeni kalktığımda göze giren güneş gibi ayakkabının içindeki minik taş gibi küçük danny nin ağzındaki tony gibi midemde bi sıkıntı canavarı oluyo. sürekli hissettiriyo kendini. en kötüsü acıktırıyo hep yiyosun hep yiyosun. estetik kaygılardan ağır basıyo sıkıntı canavarı çoğu zaman. komşunun dün getirdiği bi halta benzemeyen aptal kurabiyeleri bile yiyebiliyosun sıkıntıdan. pilav yiyosun sonra patates yiyosun panço alıyosun bakkaldan turti alıyosun doymuyo kahve yapıyosun kola içiyosun dondurma yiyosun öff yetmedi mi. akşam olsun bi de akşam yemeği yeriz şahane olur. sonra diş fırçalarıs daha yemiyelim diye ama belli mi olur içki dolabından bi şişe aşırabilirsek yanında da biras soya fıstığı filan. off be çok kıyak.. içki dolabında da bişey kalmamış ki bi tek likörler var ama küçümsememeli envai çeşit likör ahududu muz gül nane kakaoo... aaa kakao kalmadı dün gece bitirdim sütle gzel oldu. tiramisu yapınca ona koyuyomuş onu annem meğerse sabah öğrendim.. sıkıntı canavarı dinner mi tiramisu fln içki içilcek dedi mi içilcek o kadar. #



Pazartesi, Ağustos 26, 2002
      ( 8/26/2002 ) deddaq  
bugün artık işe yaramıyan ders fotokopilerimin arasında bu yazıyı buldum. geçen aralık gibi yazılmış sanırım işte buyrun:
bu sabah kalktığımda annem inanılmaz bir dırdıra başladı. kollarının tutmadığını evi dağıtmamız gerektiğini balkon kapısını kapamamı halıyı düzeltmemi işim gücüm olmadığına göre babamla eczaneye gitmemi filan söyledi. balkon kapısını kapadım halıyı düzelttim fakat eczanede hiçbi işe yaramadığımı sadece öylece oturup sıkıldığımı bu yüzden de gitmek istemediğimi söyledim. annem kesinlikle tersden kalkmıştı ki bu mümkün diil yatağının bi tarafı duvara dayalı hahaa. neyse bu iğrenç espriden sonra hertür ders notu kalem silgi cetvel (özellikle Tcetvelinin müthiş bi karizması var annemin gözünde) çizim kağıdı kısacası bulabildiğim bütün okulu çağrıştıran ıvırzıvırı salondaki masaya yığdım. bir süre müzik dinleyip ders çalışır gibi yapıcam. bu bir şekilde anneleri sevindiriyor. gerçekten yaptığım ise bu yazıyı yazmak.
sanıyorum iki gündür evde boşboş oturuşum manyak etti annemi. illa bişiiler yapiim istiyo acaip acaip işler buluyo bana. dün sabah 14:00 gibi kalktığımda bana ütünün çalışmadığını onarmamı süyledi!? ona göre her makina mühendisi butip şeyleri bilmeli. "ütüler ve içorganları" diye bir dersimiz yok malesef. "en azından içini bi açıp baksan belki anlarsın" dedi. oha neyi nasıl?? kahvemi yudumlayıp gaste okuyorum daha yeni kalkmışım yau.. fatih terim barcelonaya mı gidiyor? doğrusu ütüden çok ilgilendiriyo bu beni.. aaa annem komşuya gidyo kurtuldum.. bilgisayarı açiim benn #


      ( 8/26/2002 ) deddaq  
otobüs teyzeyi yazınca aklıma geldi: geçenlerde bi ara eczenede yannız kaldım. dimiolm teyze var bitane o geldi oturdu yüzsaat. dırdır konuştu.. ayakları ağrıyomuş oğlu askerdeymiş ilaçlar da çok pahalıymış öksürüğü geçmek bilmiyomuş şu ilacı kullanıyomuş ama aslında bu ilaç daha iyiymiş artık onu kullanıcakmış rehamuhtarı çok seviyomuş konudan konuya atlıyomuş.. çok konuşyo ama makul bi teyze gerçekten, dinlemeye bile gerek yok kendisini dimiolm diye bitiriyo her lafını haklısın teyze bitanesin wallahi billahi diyosun kurtuluyosun. #

      ( 8/26/2002 ) deddaq  
taksim otobüsü geçer mi burdan?? önce mecidiyeköye gitsem ordan geçsem taksime daha mı rahat olur acaba? hayır zamanım yok da fasla.. yarım saat sonra buluşcam arkadaşımla yetişemem heralde di mi? peki halk otobüsü geçiyo mu burdan taksim yani.. 57 mi demiştiniz otobüsün numarasına? üff teyze sus yordun beni.. şu soruların hiçbirini bana sormadın ama dinlerken yoruldum yemin ederim. taksim otobüsünün altında kalırsın işallaa #



Pazar, Ağustos 25, 2002
      ( 8/25/2002 ) deddaq  
"bütün manyaklar da beni bulur" diye düşünürken bir yandan da bu düşünceyle keyiflendiğiniz oldu mu? matematik 2. sınavından boş kağıt verip çıkarken 0 alıcağınıza üzülürken aynı zamanda yine 0 alıyorum çok asiyim diye düşündünüz mü? yapıcak daha iyi birşeyiniz olmadığından ya da başka birşey yapmak istemediğinizden ya da sadece yoksul gencin eroin batağından kurtulup sevdiği kızla evlenip evlenemiyceğini merak ettiğinizden bir türk filmini baştan sona izlediğiniz oldu mu hiç? dörtyüzmilyonluk kredi kartı borcunuzdan arkadaşlarınıza garip bi keyifle bahsettiğiniz oldu mu? "yaa ben de bööle çılgınımdır işte 400 milyon borcum var" niye yaparız böyle hiç bilmiyorum. biri size bi derdini anlattığında seninki de birşey mi diye sizin kendinizce daha büyük derdinizi anlattınız mı ona. bi kusurunuzu söyleyerek sizi eleştiren birinin yüzüne vurdunuz mu onun sizce daha büyük olan kusurunu. kaldığınız bi dersden yakın arkadaşlarınızdan birinin de kaldığını öğrendiğinizde onun için hiç üzülmeyip dersi seneye beraber alıcağınız için sevindiniz mi? peki söylediniz mi bunu ona.. sıkıldınız mı soru işaretlerinden.. hiç annenizin kıyafetlerini giyip yine onun makyaj malzemeleriyle yüzünüzü gözünüzü boyadınız mı? -itiraz ediorum sayın yargıç son cümle kayıtlardan çıkarılsın- reddedildi devam edin lüdfen. başka sorum yok sayın yargıç ii günner. #



Perşembe, Ağustos 22, 2002
      ( 8/22/2002 ) deddaq  
araba kullanmam da bi garip araba her boşluğa sığabilir her delikden geçebilirmiş gibi geliyo bana. çöptenekesine çarptım geçen gün ciddi bişey diildi aslında çöptenekesine değdim desem daha doğru olucak. ama asıl problemi çocuklarla yaşıyorum. arabanın önünden bi çocuk geçiyo mesela ben hiç yavaşlamıyorum çocuun hızını hesaplıyorum hep geçebilir gibi geliyo geçiyo gerçekten de ama ucu ucuna. bilinçaltım bonus gibi görüyo yayaları özellikle de veletleri. gaza basmadığıma şükretmek lasım.. #

      ( 8/22/2002 ) deddaq  
yazamıyorum.. saat 6 olmadan 7 olabilir mi? ne ki şimdi bu #



Pazar, Ağustos 18, 2002
      ( 8/18/2002 ) deddaq  
ford canım işte prefect olanı.. #

      ( 8/18/2002 ) deddaq  
babamla fener feyenord maçını izliyoduk. ben hakemin annesinin meslek yaşamı hakkında tahminler yürütürken babam "küfür yok" dedi. bu bana 1 numaralı kankalardan birinin bi lafını hatırlattı: "küfretmiyceksem golf izlerim". bunu babama söylemedim ama gerçek budur. futbol maçı izlerken küfredilir deşarj olunur. #



Cuma, Ağustos 16, 2002
      ( 8/16/2002 ) deddaq  
cehennem.. papa ben şeytan oturuyorus. şahane alevli malevli bi ortam. yannız fazla sıcak. -bi klima şart- kıçımızdan ter damlar vaziyette altımızda baksırlarımız üstümüz çıplak içiyoruz. şeytan aradabir jeanpaulün küçük küçük yüzlerce haç resmiyle dolu baksırına kötü kötü bakışlar atıyo belli ki huzursuz olmuş. "şu cennetten atılışını bi daha anlatsana be Luci" diyorum kahkahalara boğuluyorus. biz ikimiz neşeliyiz de papanın pek keyfi yok. kafasını öne eğmiş bakışları bira şişesine sabitlenmiş "nerde yannış yaptım... neden... neden burdayım" diye birşeyler geveliyor. "bırak bunları be eğlenmene bak" diyorum sırtına dostça bi şaplak atarken. "saralım mı bi tane daha" diyor şeytan. saralım anasını satiim.

şimdi bunu okuyup da kedi kesiyorum sanımayın. bi sempatim de yok kendisine öylesine yazıverdim. #




Çarşamba, Ağustos 14, 2002
      ( 8/14/2002 ) deddaq  
Come on Dad, gimme the car tonight
I tell ya what, I tell ya what I'm gonna do
I'm gonna pick her up
I'm gonna get her drunk
i'm gonna make her cry
I'm gonna get her high
I'm gonna make her laugh
I'm gonna make her...shh
Woman, woman, woman

blog yazanlar arasında şööle bi gelenek var şarkı sözü yazıyolar sonra da altına şu an tam böyle hissediyorum ya da işte beni anlatan şarkı.. bu şarkı olmasa ben olmasdım.. beni bu şarkı yarattı.. bu sözler beni derinden etliker.. bu şarkıyı dinnerken gözyaşlarına boğulurum içim içime sığmaz hüzün kaplar heryanımı gibi notlar düşüyolar. işte madem öyle şu an tam bu şarkı gibi hissediyorum ben..
#


      ( 8/14/2002 ) deddaq  
"when i say dance you must dance mother fucker"... evt dmfd nin açılımını merak edenler içindi bu da. şarkı sösleri oluyolar sevdiimiz tapındıımız bi grubun şarkısının söslerii... #

      ( 8/14/2002 ) deddaq  
"hiçbirşey yapmamak" denen eylemi bile yapmak istemiyorum. öylece yatmak yorucu geliyor bana. bir süreliğine standby konumunda kalmak harika olurdu. 1ay kadar mesela yetmezse 1ay daha.. ve sonra sıkılmazdım belki. evet sıkılıyorum ve birşey yapmak istemiyorum. birşey yapmadan hayattan zevk almak pek de mümkün görünmüyor. asıl durdurmak istediğim düşüncelerim. onlar varken içinde bulunduğun anın tadına varılmıyor. tadından yenmiyor yanında yatılmıyor. "nasıl olmuş" diyor. "çok gzel olmuş eline sağlık" diyoruz daha dokunmadığımız mücverler için. çok da severiz oysa. "yemiyorsun" diyor. "yeriz yeriz henüz hazır diiliz" biz kimiz bilmiyoruz. bu yazılar sonlara doğru hep sapıtma eğilimindeler. #



Cuma, Ağustos 09, 2002
      ( 8/09/2002 ) deddaq  
"burcum ne diyo" ya tıklayın -bakınız sağda- hazırlıksız yakalanmayın... yağmura #



Perşembe, Ağustos 08, 2002
      ( 8/08/2002 ) deddaq  
mülakat sonrası listelerde 37 basamak birden yükseldim. yetmedi yedek olabildim ancak. hayatımın belirsizliği sürmekte.. #



Çarşamba, Ağustos 07, 2002
      ( 8/07/2002 ) deddaq  
dııt dııt dıııt dııt... dııt dııt dıııt dııt meşgul tonla başım dertte #

      ( 8/07/2002 ) deddaq  
yerli malı haftası leblebiler kuru üzümler örovizyon mazhar fuat özkan feliçita izmir marşıyla evet hayır demeden kuzucuklarım uykudan önce adile naşiti kutumuzu açın lütfen yoksa ütüyü mü alsam voltran voltran voltran gölgelerin gücü adına orko uçma ööle hayvanadam sen de gel tusubasa iyi vurur yakarii clementine i seviyoo fakat dumbonun kocaman kulakları vardı. karaşimşek benihillşov kriptongezegeni leblebitozu elmaşekeri -şekeri ye elmayı at- kutukolaezipmaçyapmalar belüstügololmazlar şokellalı ekmekler minikkuşla kurabiye canavarı gargamel kermitlimapıtşov mcgyver charlesincharge snoopy alacakaranlıkuşaı sizleri de unutmadık daha.. 36-24-36 vf! 1 inç 2,5 santim yap hesabını.. eyy karanlık ruh çok oldun seni dirk gently bile kurtaramaz #

      ( 8/07/2002 ) deddaq  
unhappy with his manager
has personal problems..hahaa #




Cumartesi, Temmuz 27, 2002
      ( 7/27/2002 ) deddaq  
sizgeldinizde girilmez görmedinizmi levha ordaydı niye sebebi mi olmalı girilmezlikhakkımıkullanıyorum neyse oldubikere tang vişneli sizdeiçin yannız bırakmayın beni derim siz kaybedersiniz yoksa aklınızımı olur karışık biraz bu aralar odam burası biz nerdeyiz daha fasla okumanın bianlamı yok varamıyoruz biyeremigidiyoduk? a-a soru işaretini sizdegördünüzmü nerden geldi öyle hani noktalama işaretlerine kıldık ya tamamengereksiz değillermiş demek camı pencereyi açın sizin iyliğinize biçıkarım olamaz bundan bi düşünün isterseniz görüceksiniz üff acıktırdı tostum kaşarlıyım sizde mi ne tesadüf gülün lütfen gülünce öyle gzel oluyosunuzki.. stop! piksilerin hatırı için duruyorum. #



Cuma, Temmuz 26, 2002
      ( 7/26/2002 ) deddaq  
yüksek lisans mülakatına girdim. jüriye yarım saat kaya tırmanışından film festivalinden avrupa sinemasından okuduum bilimkurgu kipatlardan hayır siir sevmediimden fakat babamın siir sevdiinden hayır divan siiri okumadıından bahsettim. mülakat dedikleri şey buymuş demek. röpörtaj yapar gibi bişii. eve gelselerdi bari burası da yatak odam işte size mutfak bakın salonumuza die gezdirirdim onnarı. simdi bunlar beni yüksek lisansa alıcak mı alıcaklarsa kaya tırmanışı yüsünden mi alıcaklar babam siir seviyo die mi alıcaklar çok merak ediyorum. #



Pazar, Temmuz 21, 2002
      ( 7/21/2002 ) deddaq  
"annee halil banaa salak dedi". şimdi bi çocuk bu cümleyi kuruyosa anne naapmalı halilin poposuna iki şaplak ya da pipisine bi burgu ne biliyim intikamınız bi şekilde alınmalı yani. oysa anne ne diyor "sende ona de" ohooo naaptın be anne ne beklentilerim vardı oysa benim. #

      ( 7/21/2002 ) deddaq  
"is anyone listening" die bitiyo amnesiac hakkaten dinlemediğinizi farkediosunuz. gzel bi an beni gülümsetiyo. #

      ( 7/21/2002 ) deddaq  
pi sayısını 15. rakamına kadar ezbere bilen bi çocuk tanıdım üni.de... bora. ben öyle sanıyorum ki tek takıntısı da pi sayısı değildi bu çocuun. defterinde heman çıkartması vardı mesela ki 20 li yaşlarda bi insandan bahsediyorus. ama belki çok tutumludur ilkokuldan beri aynı defteri kullanıyodur silip silip yazıyodur derseniz artık orasını bilemem. neyse matematik sınavındayız ilk 15 dakka kimse çıkamaz kuralına takılmış kağıtla bakışıyorum. birden sorulardan birinde "pi yi 3 alınız" ı görünce bi soruya bi boraya bakıp bakıp alakasız gülmeye başlamıştım zor geldim kendime. hoca da kızmıştı ne yani keyfimizden mi oturuyoruz sınıfta. #



Cuma, Temmuz 19, 2002
      ( 7/19/2002 ) deddaq  
macunu diş fırçasına sıkıp, klozete oturuyor; fırçayı ters çeviriyorum. Macunun yavaş -çok yavaş- bir şekilde aşağı doğru uzayışını izliyorum, yapacak daha iyi bir işim yok. zavallı macun! eninde sonunda yerçekimine karşı olan savaşını kaybedicek. tabii eğer ben sıkılmadan dayanabilirsem. işte bu yüzden bu bir yerçekimi-macun değil de aslında bir insan-macun savaşı. burda; yeşil-sarı çiçekli fayanslar arasında bütün insanlığı temsil ediyorum omuzlarımdaki yük büyük. her geçen dakika uygarlığımızın sonsuz gücünün, diğer canlılar karşısındaki acımasız üstünlüğümüzün, insanoğlunun gerektiğinde ne güç koşullara dayanabileceğinin bir kanıtı gibi. benim macun karşısındaki bu inadımın bitmek bilmez savaşımın bir eşini ancak Rambo vietnamdaki esir kamplarında yaşamış olabilir. geçen zamanla birlikte ırkımızın 10binlerce yıldır doğayla olan mücadelesi daha da yüceliyor, benim küçük adımlarım insanlığın dev adımları oluyor.
macun yere doğru yavaş fakat kararlı uzanımlarına devam ediyor, fırçadan kopması an meselesi zafer yakın. ve fakat nihayet ansızın birden ben çok sıkılıyorum dişlerimi fırçalayıp banyodan çıkıyorum. meğer bi bok diilmişiz. #




Cumartesi, Temmuz 13, 2002
      ( 7/13/2002 ) deddaq  
gecengun discovery channell isliyorum. bidenegöriyim koskoca bilimadamları filin bokunun başına toplanmış b.ku çomakla eşeliyolar. sonra da bakın şurda mısır tanesi var, bakın şimdi b.ku ikiye ayırıcam kurtlar çıkıcak diye akıllarınca biz izleyicileri şaşırtıyolar. discovery de hep mi böyle cins programlar var yoksa bana mı öyle denk geldi onu bilemiyorum. #



Cuma, Temmuz 12, 2002
      ( 7/12/2002 ) deddaq  
bence büyük bi hata ama bana tansiyon ölçmeyi ögrettiler eczanede. vatandaşın tansiyonuna bakıyorum. görseniz inanmazsınız tansiyon baktırmaya talep inanılmaz boyutta. yetişmek mümkün değil. neyse bu tansiyon aleti bir kişinin başa çıkabileceği bişey değil (yine bence). bi kere 5 parça zaptetmenin imkanı yok. cırtcırtı da gevşemiş havayı bastıkça açılıyo -tutsana beyamca cırtcırtı açılmasın- yokyok hiç yardımcı olmuyolar. bi de bu bizim tansiyon aletinin steteskopundan birşey duyulmuyo zarı yırtılmış ne zarı demeyin işte yırtılmış duyulmuyo.
durum bööle olunca 3. tansiyon ölçme denemem de artık bu eziyete daha fazla dayanamadım uydurmaya başladım. "12-7 amca aslan gibisin" ya da "biraz düşük bi tuzlu ayran iç geçer" gibi random cevaplarla tansiyoncuları başımdan savdım. belki birkaç gün devam etsem türkiye yaşlı nüfusunu azaltarak gençlerin önünü açabilirdim, olmadı. şans eseri! hava kaçmasını önleyen minik bi vida var onu kaybettim. daha doğrusu dolapların altına kaçıverdi. çabucak bitti bu işeyararlılık dönemim. en verimli çağımda bıraktım ama gerçekten. #




Çarşamba, Temmuz 03, 2002
      ( 7/03/2002 ) deddaq  
en sevdiim sözcük "bilmiyorum" galiba. haa bi de "galiba" var. bi keresinde sınavdan çıktım dışarda bi çocuk benim çıktığım sınıfı gösterip burda sınav mı var dedi. evet galiba dedim. oha yani #

      ( 7/03/2002 ) deddaq  
ne hissetmeliyim bilmiyorum kendimden çok sıkıldım. kendimi değiştirmek istiyorum. bu bozuk yenisini verin. ciddi şeyler yazamıyorum buraya olmuyo mutsuzum oysa.
papa karşıma geçmiş üstünde ördekli boxerı, kola bardaının içindeki pipete üfleyerek baloncuklar yaparken ve de sonra bardaı bana uzatıp "sen de yap" derken nasıl ciddi olabilirim ki. seviyorum da bişey diyemiyorum. ver bardaıı veer. çocuklar gibi seviniyo onunla ilgilenince. #


      ( 7/03/2002 ) deddaq  
bu blogspotun en sevdiim yanı monolog halinde oluşu.. #

      ( 7/03/2002 ) deddaq  
daha 12 yaşındayım cinsel yaşam diye bi kitap buldum evde. cinsel hastalıklarla ilgili bi bölüm vardı. 3 pipili adam, acaip göğüslü kadın resimleri filan. yaşadığım şok büyüktü tabii ama asıl kabuslar kitabın yazarını tvde görünce başladı.. haydardümen. hayatımızdan çıkmadı bu adam bi türlü canlı bağlantı yapıyodu bi kanalda. artık 18 olmuştum kabuslar da oldukça seyrekleşmişti. "haydar bey kendi kendime oral seks yapıyorum sizce bu normal mi" diye sordu çocuk canlı yayında birdenbire. yuh be! cinsel yaşamınız batsın. #

      ( 7/03/2002 ) deddaq  
gastede okudum çok miskin hissediyosanız eğer 100gr. peynir kendinize gelmenizi sağlarmış. bence çok miskin hissediyosan en güzeli yatarsın bütün gün olur biter, hem miskinlikten kurtulmaya çalışmak çok tehlikelidir. 100gr. ı da ben uydurdum pek tabii, müthiş bi hafızam olduğunu nerden çıkardınız. peyniri de uydurmuş olmam muhtemel tabii ama böyle bi haber okudum cidden. yani peynirmiş zeytinmiş nefarkeder. #

      ( 7/03/2002 ) deddaq  
makarna köfte makarnaa köftee bııktıııımmmm.. bulamıyanlar da var diyenleri kaale almıyorum s.klemiyorumun kibarcası bu da.
bunu annem eve gelmeden yazmıştım şimdi çok mutluyum. #


      ( 7/03/2002 ) deddaq  
annem 1 haftadır evde yoktu. biz 3 erkek tahmin ediceğiniz gibi evin içine ettik. ben hazır yemek olmadığı sürece yemek yememe taraftarı biri olduğumdan babamın kızgın bakışlarıyla karşılaşmadığım sürece yemek yapmaya pek bi katkı yapmazken ortalığı pisletme işinde oldukça başarılıydım. neyse annem geldi ve evi süpürme işini üstüme yıktı. az önce salonu süpürdüm birazdan mutfaa geçicem sinirliyim bu satırları yazıyorum. şimdi benim anlamadıım ben mutfağa girip de ayağıma kırıntı parçaları yapıştığı zaman bunu "mutfağa daha seyrek girmeliyim" şeklinde algılarken annem aynı şeyle karşılaşınca bunu nasıl "ev süpürülmeli" şeklinde algılıyor? hayır evi kendi süpürse ben bunu kendime dert edicek diilim ama evi de bana süpürtüyor. tüm bunlara sebep olan genler mi, yoksa kadınların zaman içinde geliştirdiği içgüdüler mi bilemiyorum. isyan ediyorum. öyle ki birazdan eşşek gibi gidip mutfaı süpürücem. annemin şurayı da al oğlumları önderliğinde heryeri pırılpırıl yapıcam. oğlum kelimesi sizce de olaya acı bi ironi katmamış mı? #



archives:


burcum ne diyo


barisbilginn@gmail.com

Powered by Blogger

Ana Sayfa Önceki Kayıtlar