xxx - suitable for people over 18
Cumartesi, Temmuz 27, 2002
      ( 7/27/2002 ) deddaq  
sizgeldinizde girilmez görmedinizmi levha ordaydı niye sebebi mi olmalı girilmezlikhakkımıkullanıyorum neyse oldubikere tang vişneli sizdeiçin yannız bırakmayın beni derim siz kaybedersiniz yoksa aklınızımı olur karışık biraz bu aralar odam burası biz nerdeyiz daha fasla okumanın bianlamı yok varamıyoruz biyeremigidiyoduk? a-a soru işaretini sizdegördünüzmü nerden geldi öyle hani noktalama işaretlerine kıldık ya tamamengereksiz değillermiş demek camı pencereyi açın sizin iyliğinize biçıkarım olamaz bundan bi düşünün isterseniz görüceksiniz üff acıktırdı tostum kaşarlıyım sizde mi ne tesadüf gülün lütfen gülünce öyle gzel oluyosunuzki.. stop! piksilerin hatırı için duruyorum. #



Cuma, Temmuz 26, 2002
      ( 7/26/2002 ) deddaq  
yüksek lisans mülakatına girdim. jüriye yarım saat kaya tırmanışından film festivalinden avrupa sinemasından okuduum bilimkurgu kipatlardan hayır siir sevmediimden fakat babamın siir sevdiinden hayır divan siiri okumadıından bahsettim. mülakat dedikleri şey buymuş demek. röpörtaj yapar gibi bişii. eve gelselerdi bari burası da yatak odam işte size mutfak bakın salonumuza die gezdirirdim onnarı. simdi bunlar beni yüksek lisansa alıcak mı alıcaklarsa kaya tırmanışı yüsünden mi alıcaklar babam siir seviyo die mi alıcaklar çok merak ediyorum. #



Pazar, Temmuz 21, 2002
      ( 7/21/2002 ) deddaq  
"annee halil banaa salak dedi". şimdi bi çocuk bu cümleyi kuruyosa anne naapmalı halilin poposuna iki şaplak ya da pipisine bi burgu ne biliyim intikamınız bi şekilde alınmalı yani. oysa anne ne diyor "sende ona de" ohooo naaptın be anne ne beklentilerim vardı oysa benim. #

      ( 7/21/2002 ) deddaq  
"is anyone listening" die bitiyo amnesiac hakkaten dinlemediğinizi farkediosunuz. gzel bi an beni gülümsetiyo. #

      ( 7/21/2002 ) deddaq  
pi sayısını 15. rakamına kadar ezbere bilen bi çocuk tanıdım üni.de... bora. ben öyle sanıyorum ki tek takıntısı da pi sayısı değildi bu çocuun. defterinde heman çıkartması vardı mesela ki 20 li yaşlarda bi insandan bahsediyorus. ama belki çok tutumludur ilkokuldan beri aynı defteri kullanıyodur silip silip yazıyodur derseniz artık orasını bilemem. neyse matematik sınavındayız ilk 15 dakka kimse çıkamaz kuralına takılmış kağıtla bakışıyorum. birden sorulardan birinde "pi yi 3 alınız" ı görünce bi soruya bi boraya bakıp bakıp alakasız gülmeye başlamıştım zor geldim kendime. hoca da kızmıştı ne yani keyfimizden mi oturuyoruz sınıfta. #



Cuma, Temmuz 19, 2002
      ( 7/19/2002 ) deddaq  
macunu diş fırçasına sıkıp, klozete oturuyor; fırçayı ters çeviriyorum. Macunun yavaş -çok yavaş- bir şekilde aşağı doğru uzayışını izliyorum, yapacak daha iyi bir işim yok. zavallı macun! eninde sonunda yerçekimine karşı olan savaşını kaybedicek. tabii eğer ben sıkılmadan dayanabilirsem. işte bu yüzden bu bir yerçekimi-macun değil de aslında bir insan-macun savaşı. burda; yeşil-sarı çiçekli fayanslar arasında bütün insanlığı temsil ediyorum omuzlarımdaki yük büyük. her geçen dakika uygarlığımızın sonsuz gücünün, diğer canlılar karşısındaki acımasız üstünlüğümüzün, insanoğlunun gerektiğinde ne güç koşullara dayanabileceğinin bir kanıtı gibi. benim macun karşısındaki bu inadımın bitmek bilmez savaşımın bir eşini ancak Rambo vietnamdaki esir kamplarında yaşamış olabilir. geçen zamanla birlikte ırkımızın 10binlerce yıldır doğayla olan mücadelesi daha da yüceliyor, benim küçük adımlarım insanlığın dev adımları oluyor.
macun yere doğru yavaş fakat kararlı uzanımlarına devam ediyor, fırçadan kopması an meselesi zafer yakın. ve fakat nihayet ansızın birden ben çok sıkılıyorum dişlerimi fırçalayıp banyodan çıkıyorum. meğer bi bok diilmişiz. #




Cumartesi, Temmuz 13, 2002
      ( 7/13/2002 ) deddaq  
gecengun discovery channell isliyorum. bidenegöriyim koskoca bilimadamları filin bokunun başına toplanmış b.ku çomakla eşeliyolar. sonra da bakın şurda mısır tanesi var, bakın şimdi b.ku ikiye ayırıcam kurtlar çıkıcak diye akıllarınca biz izleyicileri şaşırtıyolar. discovery de hep mi böyle cins programlar var yoksa bana mı öyle denk geldi onu bilemiyorum. #



Cuma, Temmuz 12, 2002
      ( 7/12/2002 ) deddaq  
bence büyük bi hata ama bana tansiyon ölçmeyi ögrettiler eczanede. vatandaşın tansiyonuna bakıyorum. görseniz inanmazsınız tansiyon baktırmaya talep inanılmaz boyutta. yetişmek mümkün değil. neyse bu tansiyon aleti bir kişinin başa çıkabileceği bişey değil (yine bence). bi kere 5 parça zaptetmenin imkanı yok. cırtcırtı da gevşemiş havayı bastıkça açılıyo -tutsana beyamca cırtcırtı açılmasın- yokyok hiç yardımcı olmuyolar. bi de bu bizim tansiyon aletinin steteskopundan birşey duyulmuyo zarı yırtılmış ne zarı demeyin işte yırtılmış duyulmuyo.
durum bööle olunca 3. tansiyon ölçme denemem de artık bu eziyete daha fazla dayanamadım uydurmaya başladım. "12-7 amca aslan gibisin" ya da "biraz düşük bi tuzlu ayran iç geçer" gibi random cevaplarla tansiyoncuları başımdan savdım. belki birkaç gün devam etsem türkiye yaşlı nüfusunu azaltarak gençlerin önünü açabilirdim, olmadı. şans eseri! hava kaçmasını önleyen minik bi vida var onu kaybettim. daha doğrusu dolapların altına kaçıverdi. çabucak bitti bu işeyararlılık dönemim. en verimli çağımda bıraktım ama gerçekten. #




Çarşamba, Temmuz 03, 2002
      ( 7/03/2002 ) deddaq  
en sevdiim sözcük "bilmiyorum" galiba. haa bi de "galiba" var. bi keresinde sınavdan çıktım dışarda bi çocuk benim çıktığım sınıfı gösterip burda sınav mı var dedi. evet galiba dedim. oha yani #

      ( 7/03/2002 ) deddaq  
ne hissetmeliyim bilmiyorum kendimden çok sıkıldım. kendimi değiştirmek istiyorum. bu bozuk yenisini verin. ciddi şeyler yazamıyorum buraya olmuyo mutsuzum oysa.
papa karşıma geçmiş üstünde ördekli boxerı, kola bardaının içindeki pipete üfleyerek baloncuklar yaparken ve de sonra bardaı bana uzatıp "sen de yap" derken nasıl ciddi olabilirim ki. seviyorum da bişey diyemiyorum. ver bardaıı veer. çocuklar gibi seviniyo onunla ilgilenince. #


      ( 7/03/2002 ) deddaq  
bu blogspotun en sevdiim yanı monolog halinde oluşu.. #

      ( 7/03/2002 ) deddaq  
daha 12 yaşındayım cinsel yaşam diye bi kitap buldum evde. cinsel hastalıklarla ilgili bi bölüm vardı. 3 pipili adam, acaip göğüslü kadın resimleri filan. yaşadığım şok büyüktü tabii ama asıl kabuslar kitabın yazarını tvde görünce başladı.. haydardümen. hayatımızdan çıkmadı bu adam bi türlü canlı bağlantı yapıyodu bi kanalda. artık 18 olmuştum kabuslar da oldukça seyrekleşmişti. "haydar bey kendi kendime oral seks yapıyorum sizce bu normal mi" diye sordu çocuk canlı yayında birdenbire. yuh be! cinsel yaşamınız batsın. #

      ( 7/03/2002 ) deddaq  
gastede okudum çok miskin hissediyosanız eğer 100gr. peynir kendinize gelmenizi sağlarmış. bence çok miskin hissediyosan en güzeli yatarsın bütün gün olur biter, hem miskinlikten kurtulmaya çalışmak çok tehlikelidir. 100gr. ı da ben uydurdum pek tabii, müthiş bi hafızam olduğunu nerden çıkardınız. peyniri de uydurmuş olmam muhtemel tabii ama böyle bi haber okudum cidden. yani peynirmiş zeytinmiş nefarkeder. #

      ( 7/03/2002 ) deddaq  
makarna köfte makarnaa köftee bııktıııımmmm.. bulamıyanlar da var diyenleri kaale almıyorum s.klemiyorumun kibarcası bu da.
bunu annem eve gelmeden yazmıştım şimdi çok mutluyum. #


      ( 7/03/2002 ) deddaq  
annem 1 haftadır evde yoktu. biz 3 erkek tahmin ediceğiniz gibi evin içine ettik. ben hazır yemek olmadığı sürece yemek yememe taraftarı biri olduğumdan babamın kızgın bakışlarıyla karşılaşmadığım sürece yemek yapmaya pek bi katkı yapmazken ortalığı pisletme işinde oldukça başarılıydım. neyse annem geldi ve evi süpürme işini üstüme yıktı. az önce salonu süpürdüm birazdan mutfaa geçicem sinirliyim bu satırları yazıyorum. şimdi benim anlamadıım ben mutfağa girip de ayağıma kırıntı parçaları yapıştığı zaman bunu "mutfağa daha seyrek girmeliyim" şeklinde algılarken annem aynı şeyle karşılaşınca bunu nasıl "ev süpürülmeli" şeklinde algılıyor? hayır evi kendi süpürse ben bunu kendime dert edicek diilim ama evi de bana süpürtüyor. tüm bunlara sebep olan genler mi, yoksa kadınların zaman içinde geliştirdiği içgüdüler mi bilemiyorum. isyan ediyorum. öyle ki birazdan eşşek gibi gidip mutfaı süpürücem. annemin şurayı da al oğlumları önderliğinde heryeri pırılpırıl yapıcam. oğlum kelimesi sizce de olaya acı bi ironi katmamış mı? #



archives:


burcum ne diyo


barisbilginn@gmail.com

Powered by Blogger

Ana Sayfa Önceki Kayıtlar