xxx - suitable for people over 18
Salı, Ekim 29, 2002
      ( 10/29/2002 ) deddaq  
annelerin dikiş dikerken film izleyebilme yeteneğine hayranım. babalar aynı şeyi uyuyarak bile başarabilir onların yeri apayrı.. #



Cumartesi, Ekim 26, 2002
      ( 10/26/2002 ) deddaq  
müzik uyuşturucudur.. din uyuşturucudur.. fazlası bünyeye zarar verse de uyuşturucudan para kazanılabilir.. burdasın biliyorum #

      ( 10/26/2002 ) deddaq  
9 yaşındaydın. yatağından kaldırmışlar doğancılardaki tiyatroya götürmüşlerdi seni. yürüyerek gitmiştiniz tiyatroya kadar karlı bir gündü. oyun da nefisti bazı esprileri anlamasan da çok eğlenmiştin. bugün yine o tiyatronun önünden geçip aynı yoldan eve yürüdün. balkonunda karanlıklar içinde oturan yaşlı kadın o günü hatırlattı sana nedense. kimbilir belki yine orda gelen geçeni seyrediyordu bundan 10 küsür sene önce. o kadınla oturup bir fincan çay içmek, bugün çok güzelsiniz demek isterdin ona. #



Cuma, Ekim 25, 2002
      ( 10/25/2002 ) deddaq  
silgilerini küçücük olana kadar kullanabilenlere imrendim hep.. benim silgilerim daha yarım olamadan kayboldular, en verimli çağlarında daha yepyeniyken kağıtları dahi yıpranmamışken başkalarının silgisi oldular. bi de şu sınav öncesi "silginin yarısını versene" diye kapı kapı dolaşan dolandırıcılardan çok çektim ben. #



Salı, Ekim 22, 2002
      ( 10/22/2002 ) deddaq  
sayın jeanpaul benden siteye şu sözlerini aynen aktarmamı rica etti aktarıyorum : ulan o minnacık aklınla nası çözücen sen tanrının gönderdii kitabın şifresini iblisin tohumu.. (papa burda "kuranın şifresi" adlı kitabdan bahsediyor olucak.. gerçekten kendi üslubunca güzel seviyeli bi eleştri getirmiş kutluyoruz) #

      ( 10/22/2002 ) deddaq  
aranızda koca gödlüler olacaktır ki sakın ola rejim yapmaya kalkmayın çünküü o göd size yücerabbimizin bir lütfu da olabilir.. aceba bunu postlamalı mı?? beni durdurmak isteyen güç "may the force be with you" daki güçle aynı güç mü.. biliyosun di mi sen ya da ben birimiz akıl hastası.. #

      ( 10/22/2002 ) deddaq  
madem dönmesini beklerken acı çekicektin neden gitmesine izin verdin?? bi de bu mu tekrar tekrar yazıp ulaşabildiin en iyi cümle.. #

      ( 10/22/2002 ) deddaq  
(jeanpaulle ördek tavla oynamaktadır ördek 2-0 öndedir)
-ne düşünüyosun bööle çok dalgınsın.
-mutluluğu elimde tutamıyorum be papa bi mutluyum bi mutsuz kendimi bildim bileli bööle.
-değerini bilesin diye evlat..
-neyin değerini?
-mutluluğun..
-nie senin sözlerin hep iki noktayla bitiyo?
-haaağ?
-sözlerin diyorum hep iki noktayla bitiyo
-özlü söz onlar..
-sik.ir lan.
-hıı? ne mırıldanıyosun yine.
(ördek cevap vermez.. bir süre konuşmadan tavla oynarlar jeanpaul durumu eşitler)
-ama bokunu çıkardın sen bu zar tutma işinin papa efendii
-nee!?
-zar tutuyosun zar beş saattir çift atıyosun yuh be.
-ne zar tutucam olm.. seni her türlü yenerim ben. fincan getirtelim.
-tamam ama ben fincanla atmam.
-yok yaa başka!
-baaşkaa bi de benim param yok sen ısmarla bu sefer.
-hadi oyna hadiii asabımı bozma benim.
(ördek hamlesinii yapar)
-ohaa kaç oynadın ööle be.
-ne diosun 4-4 işte.
-ulan 4-3 atmadın mı??
-kulaklar duymuyo gözler görmüyoo bırak yaa bu işleri
-neaağ??
-yok bişi yok.
(bu diyaloğu yazan kişi devam etmeye gerek görmemiştir) #




Pazar, Ekim 20, 2002
      ( 10/20/2002 ) deddaq  
tüm insanlık otomatikleşmiş.. sayısalloto kuponlarını uzatıyorum adam kuponları alıyor makineden geçiriyor. "3 milyon 650 binlira". parayı uzatıyorum.. paranın üstünü kuponlarımı alıyorum.. ii günlere bile zaman yok herkesin acelesi var.. al baba hayallerini getirdim #



Cuma, Ekim 18, 2002
      ( 10/18/2002 ) deddaq  
this (is) my rifle this (is) my gun.. this (is) for fighting this (is) for fun.. lisedeydin uzakdoulu kızın kesik kesik soluk verişleriyle biten bu filmi izlemiştin. bugün buzluğu açtığında annenin cartedor kutusuna doldurduğu etler hayal kırıklığına uğrattı seni. #

      ( 10/18/2002 ) deddaq  
mezarlığa giriyorsun. evine giden kestirme yol bu. burnuna dolan ölülerin taze kokusuyla mezarlık sana ölümü değil yaşamı çağrıştırıyor. yolda ilerledikçe karanlık köşelerdeki ışık oyunları korkutuyor seni, normalde duymıyacağın ufak tefek seslerle ürperiyorsun. karşıdan bir çift geliyor sana yaklaştıkça sokuluyorlar birbirlerine. sen bilinmeyensin onlar için bilinmeyenden korkuyorsun ölülerden değil. gecenin gölgelerinin altında saklananlardan korkuyorsun. ama yine de geçiyorsun bu yoldan belki de buraya aitsin. geceye karışmalı, gölgelerde saklanmalısın bunu tuhaf bir içgüdüyle hissediyorsun. saklanmalı hemen şimdi saklanmalı.. kimden?? bilmiyorsun tek bildiğin bi an önce saklanman gerektiği. az önce sana korkunç gelen gölgeler şimdi garip bir şekilde güvenli gözüküyor. herzamanki yolundan sola mezarlara doğru sapıyor, karanlıkda kayboluyorsun.. bir daha senden haber alamıycaklar.. saklanmalısın. #



Çarşamba, Ekim 16, 2002
      ( 10/16/2002 ) deddaq  
"sucuk istiyosan git al kızartiim". ben sucuk almak istemiyorum ki sucuk yemek istiyorum. sucuğun alınma süreciyle bi ilgim olmasın. çok şey mi istiyorum..
biraz da annem bu durumu kullanıyo galiba :
-anne pekin ördei yab akşama.
-iyi al ördei sen yaparım.
bu ne şimdi. #




Salı, Ekim 15, 2002
      ( 10/15/2002 ) deddaq  
flaş flaş : "kızmıyosun di mi" beni geren cümleler top teninde 9 numaraya yükseldi... #



Cumartesi, Ekim 12, 2002
      ( 10/12/2002 ) deddaq  
ne zaman kariyerinin doruk noktasına ulaşmış bir tavşan görsem, -dilek tavşanlarından bahsediyorum- acaip duygulanırım. çocuğum üniverste sınavını kazanmış gibi sevinirim o tavşan için. gelebileceği en üst noktaya gelmiştir o artık bravodur ona. bi de sirkte veya sihirbaz yanında çalışan tavşanlar vardır. onlar da en az dilek tavşanları kadar başarılıdır. acaba bu tavşanlar yeteneklerine göre mi seçilirler yoksa biraz da şansla mı bulundukları yere gelirler çok merak ediyorum. #



Perşembe, Ekim 10, 2002
      ( 10/10/2002 ) deddaq  
alternatif gençlik iyi güzel de japon çizgi filmine döndü ortalık #



Pazartesi, Ekim 07, 2002
      ( 10/07/2002 ) deddaq  
beni geren cümleler top 10 i :
1- "hadi uzuneşşek oynıyalım"
2- "seninle ciddi bişey konuşucam"
3- "eee anlat"
4- "okul bitti şimdi napıcan"
5- "askere gitsene sen"
6- "kız arkadaşın var mı"
7- "adı ne"
8- "hangi okula gidiyo"
9- "allah seni inandırsın" die başlıyan herhangi bir cümle.
10- "oruç musun"
bulamıyorum 10 tane bi anda olmuyo olsa da uyduruk oluyo. #


      ( 10/07/2002 ) deddaq  
yolun sağ tarafındaki arabanın camından yansıyan aksine bakıyorsun kaçamak bir bakışla. -saçım düzgün mü acaba? anlık bi bakışla da anlaşılmıyo ki durup iyce bi bakmak lazım- ilerde bir apartmanın girişindeki mermer merdivenlerde 3 kişi gözüne çarpıyor. henüz uzaktalar ama az önce gözgöze geldiniz bitanesiyle, gözünü yere dikip yürüyorsun bakışlar kesişmemeli. başarıyla geçiyorsun apartmanı 10 adım kadar uzaklaştığında dönüp "ibnesiniz 3 ünüzde" diye bağırıyosun adamlara. bunu der demez koşmaya başlıyosun arkana bakmadan.
bi apartmanın merdivenlerine oturmuşssunuz 3 arkadaş. sanki o akşam yeterince içmemiş gibi birer bira daha almışsınız. sokaın sol köşesinden bir çocuk beliriyor. saçları deligibi jölelenmiş -sanki biri çocuu bacaklarından tutup bi kova jöleye batırmış- bir arabanın camına yangözle bakıyor belli ki saçlarını merak ediyor. sonra kafasını yola çevirip size doğru baktığında gözgöze geliyor senle hemen gözlerini kaçırıyor. önünüzden başı önde tedirgin tedirgin geçiyor ve sizden iyce uzaklaştında size dönüp "ibnesiniz 3 ünüzde" diye bağırıyor. "bu ne şimdi yaa" diyor içinizden özgür olanı. "deli galiba" diyorsun. biralarınızdan birer yudum alıyorsunuz. çocuk köşeyi dönmüş bile. #




Perşembe, Ekim 03, 2002
      ( 10/03/2002 ) deddaq  
sanırım az önceki yazıyla saçmalama konusunda kendimi aşmış bulunuyorum. #

      ( 10/03/2002 ) deddaq  
ne zaman canım sıkkın olsa kadıköy-çiçekçi arası yürüyorum. neden çiçekçi çünkü evim orda peki bu uzunca bi yol mu evet uzunca bi yol. çoğu zaman sıkkın olma sebebimi kendime bile itiraf etmiyorum ama canım yürümek istiyor deşarj oluyorum bu şekilde. mesela bi keresinde papa ağzımdan fırlayıp yere düşen cikletimi yerden alıp ağzına atıvermiş karşımda "oo güzelmişş" diyerek çüğnemeye başlamıştı. ben buna çok sinirlenmiştim ama papanın boazına sarılıp "ver ulan cikletimi iirenç herif" die bağırmak yerine kadıköy den eve yürümeye karar verdim. fakat ne yazık ki o sıra vatikanda bulunmamdan dolayı önce uçakla istanbula gitmem gerekti. uçak, sonrasında da yeşilköy-kadıköy arası yol beni o kadar yordu ki kadıköye geldiimde bütün sinirim uçup gitmişti. marketten bi ciklet alıp eve dolmuşla gittim. işin bokt.nı ben sinirlerim bozukken acaip üretken oluyorum. yannız einstein üretken olduunda izafiyet teorisini bulurken benim üretkenlik sürecim ortaya ancak böyle zırvalar çıkarıyo. ama inanın bu zırvaları düşünürken rahatlıyorum. bakın ne düşündüm yolda bence heavy metalin popüler olmasının sırrı şu cümlede saklı : "oğlum kapat şunu". çocuk kasedi takmıştır ilk sepulturasını dinliyodur tam "bu ne lan bööle" diye düşünürken annesinin oğlumkapatşunusuyla irkilir. annesinin sevmedii mutlaka güzel doğru iyidir. heavymetal müthiştir çocuk 14-15 yaşındadır ve şimdiye kadaar hiçbi çocuuun annesiyle beraber hedbeng yaptıı görülmemiştir. çoğu çocuk bu heavymetal sevdasından kısa sürede kurtulsada kurtulamayan çokçası eşşek kadar adam oldukları halde üniversteye dahi üstünde ironmaiden yazılı siyah tişörtleri siyahpantolanları ve siyahbotlarıyla giderler. -bugün akmardan geçtim de turuncu sarı ve kırmızı tişörtlerin üstüne ironmaiden baskıları yapmışlar metalciler de trendi yakaliiim çabasındalar garip geldi bana- dünya üzerindeki herhangi bi heavymetal grubundan daha kötü müzik yapan tek grup morveötesidir. "türkiyenin redyohedi olalım" parolasıyla yola çıkan grup vasat sözleriyle kötü müzii birleştirince ortaya ne yazıkki birşey çıkmamıştır. en son alt grup olarak çıktıkları cake konserinde kalabalığı muhteşem telliturna kavırlarıyla coşturmaya çalışmışlar başarılı olamamışlardır. grubun solisti ismiumrumuzda diil konser sonrası grup arkadaşlarına "ama piyestee işe yaramıştııı" demiştir ve vahvah kii bahsettiği piyes okuma bayramında ilkokul arkadaşlarını coşturduğu piyesten başkası değildir. ve eğer içinizden bir kişi bile şu ana kadar bu yazıyı okumayı sürdürdüyse her iddasına varım bundan sonrasını okuyamıycak -evt evt sen bile- çünkü şimdiye kadar saçmaladıımı düşünüyosanız daha hiçbirşey görmediniz. şimdi size biraz hayattan bahsedicem. bence hayat şudur: dünyayı kocaman bi orman olarak düşünün ve bu ormanda sadece çalılıklar olsun. biz insanlar da bu çalılıkların yapraklarıyız. dev, üstün bi varlık bu yaprakları sürekli koparıyor bizim yapabiliceğimiz hiçbişey yok koparılmayı bekliyoruz öylece. bi yerden sürekli "susun yeter artık yapmayınn" diye bir sesler geliyo ama nerden geldiğini anlıyamıyoruz. rüyadayız ama diiliz çalılar aslında çalı diil de elma ağacıysa nolmuş ne değişmiş. hiçbişey anlamıyoruz yağmur yağınca seviniyoruz güneş açınca seviniyoruz ama çok fazla yağmur ve güneş istemiyoruz. güneşle yağmur bi gün gelmeyince karanlıkla tanışıyoruz karanlık bizim dostumuz olmak istiyo fakat hayır diyoruz güneş iyiydi biz memnunduk halimizden. karanlık yine de gitmek istemiyo ve gitmiyo işte hayat budur. evt bitirdim deminki azmimi kaybettim. biraz daha uğraşsam kimse tarafından sonuna kadar okunmamış bir yazı yazmayı başabilirdim belki ama sanırım olmadı. #



archives:


burcum ne diyo


barisbilginn@gmail.com

Powered by Blogger

Ana Sayfa Önceki Kayıtlar